Kendinde kötü huy bulunan kimse, buna yakalanmanın sebebini araştırmalı, bu sebebi yok etmeye, bunun zıddını yapmaya çalışmalıdır. Kötü huydan kurtulmak, bunun zıddını yapmak için çok uğraşmak lâzımdır. Çünkü insanın alıştığı şeyden kurtulması çok zordur. Zira kötü şeyler, nefse tatlı gelir.
İnsanın, kötü bir şey yapınca, arkasından nefsine güç gelen şey yapmayı âdet edinmesi, faydalı bir ilâçtır. Meselâ, bir kötülük yaparsam, şu kadar sadaka vereceğim veyâ oruç tutacağım, gece namâzları kılacağım diye yemîn etmelidir. Nefis, bu güç şeyleri yapmamak için, onlara sebep olan kötü âdetini yapmaz. Kötü huyların zararlarını okumak da, bunlardan kurtulmak için faydalı ilâçlardandır.
Kötü huyların hepsi için müşterek ilâç, öncelikle kendinde bir kötü huyun olduğunu tesbit etmek sonra bu kötü huyun kendisine olan zararını, hangi sebeplerden kaynaklandığını ve bu kötü huyun zıddını, ilâcın faydasını bilmek lâzımdır. İnsan kendi kusûrlarını zor anlar. Bunun için güvendiği bir âlime, arkadaşına sorarak da, kusûrunu öğrenebilir.
“SENİ DOST EDİNDİM!”
Bir kimse, kendisini sevmeyenlerin, kendisi için kullandıkları ifâdelere bakarak, ayıplarını, kusûrlarını, kötü huylarını tanıyabilir, anlayabilir. Çünkü düşman, insanın ayıplarını arayıp, insanın yüzüne çarpar. İyi arkadaşlar ise, insanın ayıplarını pek görmezler. Birisi İbrâhîm Edhem hazretlerine, ayıbını, kusûrunu bildirmesi için yalvarınca;
-Seni dost edindim. Her hâlin, hareketlerin, bana güzel görünüyor. Ayıbını başkalarına sor cevabını vermiştir.
Bir kimse, başkasında bir ayıp, kusûr görünce, bunu kendinde aramak, kendinde bulursa, bundan kurtulmaya çalışmak da, kötü huyların ilâçlarındandır. Zira;
(Mü’min mü’minin aynasıdır) hadîs-i şerîfinin ma’nâsı budur. Yani başkasının ayıplarında, kendi ayıplarını görmektir.
İsâ aleyhisselâma;
-Bu güzel ahlâkını kimden öğrendin dediklerinde;
-Bir kimseden öğrenmedim. İnsanlara baktım. Hoşuma gitmeyen huylarından sakındım. Beğendiklerimi ben de yaptım buyurmuştur.
Hazret-i Lokman Hakîm’e;
-Edebi kimden öğrendin dediklerinde;
-Edebsizden! cevabını vermişlerdir.
Peygamber efendimizin, Eshâb-ı kirâmın, velîlerin, ehl-i sünnet âlimlerinin hayâtlarını okumak da, kötü huylardan kurtulmaya ve iyi huylu olmaya sebep olur.
İyi huylu olmak ve iyi ahlâkını muhâfaza edebilmek için, sâlih kimselerle, iyi huylularla arkadaşlık etmelidir. İnsanın ahlâkı, arkadaşının huyu gibi olur. Ahlâk, hastalık gibi sâridir, bulaşıcıdır. Bunun için kötü huylu ile arkadaşlık etmemelidir. Hadîs-i şerîfte;
(İnsanın dîni, arkadaşının dîni gibi olur) buyuruldu.
Faydasız şeylerden, oyunlardan, zararlı şakalaşmaktan ve münâkaşa etmekten sakınmalıdır. İlim öğrenmeli ve faydalı işler yapmalıdır. Ahlâkı bozan yayınlardın sakınmalıdır. İyi huyların faydaları, harâmların zararları ve Cehennemdeki azâbları, hep hâtırlanmalıdır. Mâl, mevki arkasında koşanlardan hiçbiri murâdına kavuşamamıştır. Malı, mevkiyi hayır için arayan ve hayır işlerinde kullanan, râhata, huzûra kavuşmuştur. Mal, mevki gâye olmamalı, hayra vâsıta olmalıdır. Mal, mevki bir deryâya benzer. Çok kimse, bu denizde boğulmuştur. Allahü teâlâdan korkmak, bu deryânın gemisidir. Hadîs-i şerîfte;
(Dünyâda, kalıcı değil, yolcu gibi yaşamalı! Öleceğini hiç unutmamalı!) buyuruldu.
İnsan, dünyâda bâkî değildir. Dünyâ zevklerine daldıkça, dertler, üzüntüler ve güçlükler artar.
İYİ HUYLARIN EN ÜSTÜNÜ
Kötülük edene iyilik yapmak, iyi huyların en üstünüdür ve kâmil, olgun insan olmanın alâmetidir. Düşmanları dost yapar. Peygamber efendimiz;
(Kendinden uzaklaşanlara yaklaşmak, zulmedenleri affetmek, kendini mahrûm edenlere ihsân etmek, güzel huylu olmaktır) buyurmuştur.
Netice olarak her Müslümânın, kalbinden bütün kötü huyları çıkarıp, iyi ahlâkı yerleştirmesi lâzımdır. Birkaçını çıkarıp, birkaçını yerleştirmekle, insan güzel huylu olmaz. Peygamber efendimizin buyurduğu gibi:
(İyi huyları tamamlamak, iyi ahlâkı dünyâya yaymak için gönderildim.)