Eden, kendine eder!

Rükneddîn Ebül Feth hazretleri “rahmetullahi aleyh” şöyle anlatıyor: Bir gün Emîr-ül’minîn Alî radıyallahü anh; “Ben hiç kimseye iyilik ve kötülük yapmadım” buyurdu.
Cemaat anlamadı.
Hatta hayret edip;
“Yâ Emîr-el-mü’minîn! Anlayamadık. İnsanlara sizin gibi iyilik yapan, yardımda bulunan bir başkasını bilmiyoruz” dediler.
Îzah beklediler.
Hazret-i Alî;
“Allahü teâlâ, Câsiye sûresi 15. âyetinde meâlen; “İyilik eden kendine, kötülük eden de kendine etmiş olur” buyurdu. Onun için ben bir iyilik yapmışsam, kendim içindir, başkası için değil” buyurdu.

SİHİRBAZ MI?
Bir âlim de şöyle anlatıyor: Bir Cum’a günü, çok sayıda kimsenin, Şeyh Rükneddîn hazretlerini ziyâret edip elini öpmek için toplandıklarını gördüm.
Çok hayret ettim.
Merak da ettim.
Kendi kendime; “Acabâ Şeyh hazretleri sihirbaz mıdır ki böyle çok seveni var. Ben de âlimim, ama bana kimse gelmiyor” dedim ve dergâhına gittim.
Huzûruna girdim;
Ve selâm verip;
“Ağzı ve burnu yıkamanın hikmeti nedir?” diye sordum. Maksadım, imtihan etmekti. Ne kadar ilmi var, anlayacaktım.
O gece yattım.
Rü’yâ gördüm.
Rü’yâmda hazret-i Şeyh, bana bir miktar tatlı verdi. Onu elimle alıp yedim, elimi de yıkamadım. Sabaha kadar onun tadını damağımda hissettim.
Sabah uyandım.
Şeyhe vardım.
Beni görünce; “Tatlıyı yedin, elini yıkamadın” buyurdu. Mahcûbiyetimden terledim. Hemen elini öpüp, özür diledim kendisinden.

Comments are closed.