Âşık, beni incittin!

Alî Hâfız hazretleri’nin “rahmetullahi aleyh” vefâtından dört sene sonra talebeleri kabrini yaptırmak için açtılar. Bu esnâda birkaç kerpiç düştü.
İçi göründü.
Çürümemişti.
Defnedildiği gibi taptaze duruyordu. Hattâ alnında ter vardı. Bir talebesi başından sakalına kadar sıvazladı. O gece bu talebe rüyâsında Alî Hâfız’ı gördü.
Ama neşesizdi
Dargın gibiydi.
Sebebini merak edince, mübarek zat o talebeye; “Âşık, beni incittin” buyurdu. O zaman hatâsını anlayıp, tövbe etti

BENİM KILDIĞIM GİBİ
Bu zât anlatıyor: Cebrâil aleyhisselâm dört bin senede iki rekat namaz kıldı ve; “Benim kıldığım bu namaz gibi namaz kılan var mı?” diye düşündü.
Kendini beğendi.
Allahü teâlâ ona;
“Muhammed ümmetinin her türlü noksanla kıldıkları iki rekat namaz, benim indimde, senin bu namazından daha makbûldür” buyurdu.

EKMEKLERİ YOKTU
Alî Hâfız Efendi bir talebesinin evine gitmişti. Evin hanımı iftâr için yemek hazırladı. Sofrayı serdiler.
Yemekler kondu.
Ama ekmek yoktu.
Alî Hâfız, evin çocuğuna; “Evlâdım, şu dolabın gözüne bak. Belki ekmek vardır” dedi. Çocuk olmadığını bildiği halde dolabı açtı.
Bir ne ne görsün.
İçi ekmek dolu.
Hem de fırından yeni çıkmış sıcacık ekmekler. Alıp sofraya koydular. Herkes karnını doyurdu. Böylece bu zâta olan muhabbetleri kat kat arttı.

Comments are closed.