Nefis Allahü teâlânın düşmanıdır. Nefsin arzularının, insanı Allah yolundan saptırıcı oldukları, Kur’an-ı kerimde haber verilmiştir. Çünkü nefis, daimâ Rabbimizi inkâr ve ona isyan etmek ister. Bunun için her istediği kendi zararınadır.
Her işte, nefsin arzularına uymak, nefse tapmak olur! Nefse uymaktan kurtulmak dünya nimetlerinin en büyüğüdür. Çünkü o, kul ile Rabbi arasında en büyük perdedir.
İBÂDETLERİN EN KIYMETLİSİ!..
Sehl bin Abdullah Tüsteri hazretleri buyurdu ki:
“İbadetlerin en kıymetlisi nefse uymamaktır.”
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İnsanı felâkete sürükleyen şeyler üçtür: Cimrilik, nefse uymak ve kendini beğenmek.)
Bir diğer Hadis-i şerif ise şöyledir:
(Ümmetimin iki kötü huya yakalanmalarından çok korkuyorum. Bunlar; nefse uymak ve ölümü unutup dünyanın peşinden koşmaktır.)
Ölümü unutan nefsine uymaya başlar.
En büyük düşman olan nefsin kötülüğünü bildiren hadis-i şerifler çoktur. Resûlullah Efendimiz buyurdu ki:
(Aklın alâmeti, nefse galip ve hakim olmak ve öldükten sonra lâzım olanları hazırlamaktır. Ahmaklık alâmeti, nefse uyup, Allahtan af beklemektir.)
(Senin en büyük düşmanın, seni çepeçevre kuşatan nefsindir.)
(Asıl kahraman, nefsini yenendir.)
Bir gün, Hazret-i Âişe validemiz;
“İnsan Rabbini ne zaman tanır?” diye sual edince, Peygamber Efendimiz;
(Nefsini tanıdığı zaman) buyurdu.
Bir şair ne güzel söylemiş:
“Nefsinden sakın daim,
Ona güvenme aslâ,
Yetmiş şeytandan dahâ
fazla düşmandır sana!”
Nefis mubahlarla doymaz, insanı haramlara sürükler.
İslâm dini, rahat ve huzur içinde yaşamak için lâzım olan şeylerden ve dünya lezzetlerinden faydalı olanları yasaklamıyor. Bunların elde edilmesinde akla ve dine uymayı emrediyor.
İslâm dini insanların dünyada da, ahirette de rahat ve huzur içinde yaşamasını istiyor. Akıl olmasaydı, insan hep nefsine uyar, felâketlere sürüklenirdi. Nefis olmasaydı insan yaşaması ve üremesi için çalışmasında kusur ederdi. Nefis ile cihat sevâbından mahrum kalırdı. Meleklerden daha üstün olmak yolu kapalı kalırdı…
Peki, bu kadar zararlı olan nefis, niçin yaratıldı? Sahip olduğumuz her şeyin iyi tarafı da var kötü tarafı da. Elektrik büyük nimettir. Yerinde kullanılmazsa insanın ölümüne sebeb olabilir.
Nefis de bunun gibidir. Hem faydalı, hem zararlı tarafları vardır. İnsanın yaşaması, üremesi dünya için çalışması nefsin varlığı ile mümkündür.
Nefis olmasaydı büyük cihad sevâbı nasıl kazanılırdı!
KÜÇÜK CİHADDAN BÜYÜK CİHADA!..
Eshab-ı kirâm (radıyallahü anhüm) büyük bir muhareben dönmüşlerdi. Zafer elde etmişlerdi. Sevgili Peygamberimiz (aleyhisselâm) Eshabını tebrik ettikten sonra buyurdu ki:
“Küçük cihaddan döndük, büyük cihada giriyoruz.”
Sordular;
“Bundan büyük cihad hangisidir?” diye, cevap olarak buyurdular ki:
“Nefisle cihattır…”
Muharebede mağlup olan öldürülen mümin şehid olur, ebedi saâdete kavuşur. Galip olanı ise gazi olur. İkisi de güzeldir.
Nefisle olan cihadın galibi büyük nimetlere kavuşur, en büyük düşmanını mağlup etmek zevkine erer. Mağlubu ise büyük felâketlere, sıkıntılara girer.
Hadis-i şerifte buyuruluyor:
“En büyük düşmanın, içinde taşıdığın nefsindir.”
Nefis, şeytandan daha tehlikelidir. Şeytan bazen insanın kalbine vesvese verir. Nefis ise dâima içindedir…