Muhammed bin Ömer Hevârî hazretleri, Fas’ta yetişen evliyânın büyüklerinden ve Mâliki mezhebi fıkıh âlimidir. 1350 (H.751) senesinde Magrâve’de doğdu. 1439 (H.843) senesinde Cezâyir’in Vehrân şehrinde vefât etti. Vefatından kısa bir zaman önceki dersinde buyurdu ki:
Peygamberimizin “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” ve bütün Peygamberlerin “aleyhimüsselâm” babalarının ve analarının hiçbiri kâfir değil, aşağı kimseler değildi. Bunu isbât eden âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerden ba’zıları şunlardır:
Kur’ân-ı kerîmden sonra en kıymetli, en doğru kitâb olan (Buhârî-yi şerîf)deki bir hadîs-i şerîfte, Peygamberimiz buyurdu ki: (Her asırda, her zamânda yaşayan insanların en iyilerinden, seçilmişlerinden dünyâya getirildim.)
İmâm-ı Müslimin “rahmetullahi teâlâ aleyh” kitâbındaki hadîs-i şerîfte, (Allahü teâlâ, İsmâîl “aleyhisselâm” evlâdından, Kinâne ismindeki kimseyi ve onun sülâlesinden, Kureyş ismindeki zâtı beğendi, seçti. Kureyş evlâdından da, Hâşimoğullarını sevdi. Onlardan da, beni süzüp seçti) buyurdu.
Taberânînin kitâbındaki bir hadîs-i şerîfte, (Allahü teâlâ, her şeyi yoktan var etti. Her şey içinden insanları sevdi, kıymetlendirdi. İnsanlar içinden de seçtiklerini Arabistân’da yerleşdirdi. Arabistândaki seçilmişler arasından da, beni seçti. Beni, her zamândaki insanların seçilmişlerinde, en iyilerinde bulundurdu. O hâlde, Arabistân’da bana bağlı olanları sevenler, benim için severler. Onlara düşmanlık edenler, bana düşmanlık etmiş olurlar) buyurulmuştur.
(Abdüllah bin Abbâsın “radıyallahü anhümâ” bildirdiği hadîs-i şerîfte, (Benim dedelerimin hiçbiri zinâ yapmadı. Allahü teâlâ, beni, tayyib, iyi babalardan, temiz analardan getirdi. Dedelerimden birinin iki oğlu olsaydı, ben bunların en hayırlısında, en iyisinde bulunurdum) buyuruldu…
HEPSİ DE VASİYETE UYDU…
Âdem aleyhisselâm, öleceği zamân, oğlu Şit aleyhisselâma dedi ki: (Yavrum! Bu alnında parlayan nûr, son Peygamber olan Muhammed aleyhisselâmın nûrudur. Bu nûru, mü’min, temiz ve afîf hanımlara teslîm et ve oğluna da böyle vasiyet et!)
Muhammed aleyhisselâma gelinceye kadar, bütün babalar, oğullarına böyle vasiyet etti. Hepsi, bu vasiyeti yerine getirip, en asîl, en kibâr kız ile evlendi. Nûr, temiz alınlardan, temiz kadınlardan geçerek, sâhibine yetişti…