Bir duâ öğretin de…

Hasan-ı Basrî hazretleri dergâhta otururken bir kadın gelip; “Efendim, bir kızım vardı, öldü. Bana bir duâ öğretin de onu rüyâda göreyim” dedi.
Mübâret zat;
“Peki” dedi.
Bir duâ öğretti.
Kadın teşekkür edip ayrıldı. Ertesi gün gözleri kan çanağı olmuş halde tekrar gelip, Hasan-ı Basrî hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” huzuruna girdi.
Ama ağlıyordu.
Büyük zât sordu:
“Niçin ağlıyorsun?”
Cevâbında; “Kızımı rüyâda gördüm. Üzerine katrandan bir elbise giydirmişler, cayır cayır yanıyordu” dedi.
Büyük zât ağladı.
Yanındakiler de.
Bir müddet geçti. Bir gece Hasan-ı Basrî hazretleri, rüyâsında vefât edip Cennet’e girdi. Cennet’te gezerken muhteşem bir köşk gördü.
Bir de kadın.
Kadına yaklaştı.
Ve kendisine;
“Sen hangi peygamberin hanımısın?” diye sordu. Kadın; “Ben peygamber hanımı değilim. Geçen gün size gelip, ölmüş kızını rüyâda görmek isteyen kadının kızıyım” dedi.
Mübârek şaşırdı.
Ve o kızcağıza;
“Kızım, annen senin Cehennemde yandığını söylemişti. Bu makâma nasıl geldin?” deyince, şöyle anlattı: Biz azâb görüyorduk. Bir mü’min gelip, İhlâs, Felak ve Nâs sûrelerini okudu.
Bize bağışladı.
Azabımız durdu.
Çünkü Hak teâlâ;
“Ey melekler! Azâb görenlerin hepsini affettim. Onları Cennete iletin ve kendilerine birer makam verin” buyurdu. Bana da bu makam verildi.

Comments are closed.