Hazret-i Osmân “radıyallahü anh” Tebük gazâsında “bin altın” getirdi. Resûlullahın kucağına döktü. Efendimiz çok sevindi.
Mübârek elini altınların arasına sokup karıştırdı ve;
“Osmân’a bundan sonra yapdıkları zarar vermez” buyurdu.
Allahü teâlâ emretti.
Hazret-i Cibrîl geldi.
Ve meâl-i şerîfi;
“Allah yolunda mallarını sarf eden kimseler, verdikleri şeylerle karşısındakileri minnet altında bırakmazlar. Onların ecrini, onların Rabbi verir. Onlar için korku ve üzüntü yoktur” olan âyet-i kerîmeyi getirdi.
Minnet nedir?
Minnet, ihsân ve ikrâmda bulunduğu kimseye; “Ben sana şunu verdim, bunu verdim” diyerek, yaptığı iyiliği onun başına kakmak, onu üzmektir.
Bir sahâbî anlatır:
Resûlullah hazretleri Eshâb-ı kirâmı Tebük gazvesine teşvîk ettiler.
Hazret-i Osmân kalkıp;
“Yâ Resûlallah! Yüz deve, palanları ile birlikte fîsebîlillah benim üzerime olsun!” dedi.
Resûlullah kalktılar.
Yine teşvîk ettiler.
Hazret-i Osmân kalkıp;
“Yâ Resûlallah! Üçyüz deve, çulları ile ve palanlarıyla fîsebîlillah benim üzerime olsun!” dedi.
Efendimiz memnun oldu.
Ve eshâba karşı;
“Osmân, bundan sonra, nâfilelerden bir amel etmese de, bir beis yoktur. Zîrâ yaptığı ihsanlar, ona kifâyet eder” buyurdu.