Resûlullahı merak ediyordum!

Sevgili Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve selem” hazretleri, düşmana karşı gâyet cesâretliydi. Öyle ki, harplerde zor durumda kalındığında, korkmadan hücum ederlerdi düşman üzerine.
Alî bin Ebî Tâlib
“radıyallahü anh”
Şöyle anlatıyor:
“Bedir”de üçyüz sekiz kişiydik.
İçimizde en cesurumuz “Resûlullah Efendimiz” olup, müşriklere en yakın O dururdu.
Biz sıkışıyorduk.
Ona sığınıyorduk.
Uhud’da da öyle oldu.
Bir aralık ortalık karıştı.
Mücâhidler iki ateş arasında kaldı.
Şaşkınlıktan dağıldılar.
Ben de düşman içinde kaldım.
Etrafımda bir tek Müslüman yoktu.
Bir yandan çarpışırken, bir yandan da Resûlullah’ı “sallallahü aleyhi ve sellem” merak ediyordum.
Neredeydi acabâ?
Her tarafa bakıyordum.
Kendisini göremiyordum.
Gerilerde olamazdı.
Çünkü O, düşman karşısında bir adım bile geri atmazdı.
Çok üzüldüm.
Kendi kendime;
“Herhalde bizim günahımızdan, Hak teâlâ Onu semâya kaldırdı. Öyleyse bir an evvel şehid olup Ona kavuşmalıyım” dedim.
Kılıcımın kınını kırdım.
Küffâr üzerine atıldım.
Düşmanı kıra kıra ilerlerken bir ara Resûlullah’ı fark ettim.
Benden çok ilerideydi.
Tek başına çarpışıyordu.
Derhal yanına koştum.
Kendisine siper oldum…

Comments are closed.