Bir gün hazret-i Ömer “radıyallahü anh” öğle sıcağında sadaka develerini bağlıyordu. “Yâ Emîr-el-müminîn! Bir kişiye emretsen, o bağlasa, olmaz mı?” dediler.
O kişilere
Cevâben;
“Bunlar fakîrlerin hakkıdır. Âhırette benden sorarlar” buyurdu.
BENİM EMRİMİ DİNLERSE…
Bir kişi de Hazret-i Ömer’e;
“Yâ Emîr-el-müminîn! Sana yakın olanların işlerini kendin görürsün. Lâkin uzakta olanların işlerini nasıl görürsün?” diye sordu.
Halîfe hazretleri
“radıyallahü anh”;
“Memleketin her yerini gezerim. Nice gücü yetmez, fakîr, muhtâç ve hastaların kapılarına varır, ihtiyâcları ne ise öğrenip hallederim” buyurdu.
Bir yere vâli gönderseydi.
Önce emirlerini bildirirdi.
Ardından;
“Eğer dediğimden dışarı çıkarsan seni azl ederim” buyururdu.
Ehâliye de;
“Bu vâli benim emirlerime uyarsa, siz de Onun emirlerine uyunuz. Eğer uymazsa siz de Ona uymayınız” diye yazı gönderirdi.
ÖDÜNÇ ALIR, SONRA ÖDERDİ
Hazret-i Eslemî’yi “radıyallahü anh” beytül-mâla emîn tâyin etmişti.
Hazret-i Eslemî
radıyallahü anh
hazretlerinden bir gün; “Ömer beytül-mâldan birşey alır mı?” diye sordular.
O kişilere
Cevâben;
“İhtiyâcı olursa ödünc alır, sonra yerine koyar” dedi.