Nûrundan gözlerim kamaştı

Hazret-i Âişe (radıyallahü anhâ) buyuruyor ki: Bir gün Resûlullah Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) mübârek nalınlarının kayışlarını çakarıyordu.
Ben iplik eğiriyordum.
Mübârek yüzüne baktım.
Çok nurlu gördüm.
Parlak alnında ter damlaları etrâfa nûr saçıyor, gözlerimi kamaştırıyordu.
Çok hayret ettim.
Efendimiz fark etti.
Bana doğru bakıp;
“Sana ne oldu ki, böyle dalgın duruyorsun” buyurdu.
Yüzü gülüyordu.
Ben cevap verip;
“Yâ Resûlallah! Mübârek yüzünüzdeki nûrların parlaklığına ve mübârek alnınızdaki ter tânelerinin saçtığı ışıklara bakarak kendimden geçtim” dedim.
Yerinden kalktı.
Yanıma geldi.
Gözlerimin arasını öptü.
Sevgi ve muhabbetle;
“Yâ Âişe! Allahü teâlâ sana iyilikler versin! Beni sevindirdiğin gibi, seni sevindiremedim” buyurdu.
Çok duygulandım.
Sevinçten ağladım.
İmâm-ı Mesrûk tâbiîndendir.
Hazret-i Âişe’den bahsederken;
“Resûlullahın sevgilisi ve Ebû Bekr-i Sıddîk’ın kerîmesi olan Hazret-i Sıddîka buyuruyor ki…” derdi.
Ve söze başlardı.
Böyle hürmetliydi.
Bâzı zaman da;
“Allahü teâlânın ve göklerde olanların sevdiklerinin sevgilisi diyor ki…” derdi.

Comments are closed.