Amel yani yapılan işler; Allahü teâlânın beğenmediği, günah olanlar, Allahü teâlânın beğendiği tâ’atlar, bir de mubâh yani yapanın niyetine göre, tâ’at veyâ günah olanlar olmak üzere üçe ayrılır.
Günahlar, niyetsiz veya iyi niyet ederek işlenirse, günah olmaktan çıkmaz. Zulüm, günah, iyi niyetle işlenirse, yine günah olur. Böyle işleri yapmamak sevaptır.
Günah işleyince, hemen kalb ile tövbe ve dil ile istiğfâr etmelidir. Gizli yapılan günahın tövbesi gizli, âşikâr yapılanın tövbesi de âşikâr olmalıdır. Tövbeyi geciktirmemelidir. Tövbeyi geciktirmek, daha büyük günahtır. Ölünceye kadar, tövbe kabûl olur. Mevlânâ Ebû Eyyûb hazretleri anlatır:
“NEFSİNDEN SAKIN!”
“Daygam bin Mâlik hazretleri bir gün bana;
-Ey Ebâ Eyyûb! Nefsinin düşmanlığından sakın. Ben insanların dünyâda üzüntülerinin bitmediğini gördüm. Allahü teâlâya yemin ederim ki, âhirette mümin sürûr, sevinç görmezse iki şeyle karşılaşır. Ya dünyâda iken yaptıklarına pişman olur, bunları niye yaptım der. Veya diğeri âhirette hor ve hakir olur dedi. Bunun üzerine kendisine;
-Efendim, mümine âhirette sevinç neden olmasın, zîrâ o dünyâda iken, Allahü teâlâ için yorulup didiniyordu dedim. Bana;
-Ey Ebâ Eyyûb! Nasıl sevinsin, nasıl selâmete ersin? Zîrâ nice kimseler, îmânının, amelinin, ibâdet ve ihlâsının doğru olduğunu zanneder ve artık kurtuldum, der. Halbuki bunların yaptıkları ameller, Allahü teâlânın rızâsına uygun olmadığı için, dünyada yaptıkları o ameller, ibâdetler, âhirette bunların yüzlerine çarpılır, vurulur buyurdu.”
Vaktiyle adamın birisi namaz kılmaz, diğer ibâdetleri yapmaz ama her gece yatarken;
“Yâ Rabbî! Bana Cennetini ver!” diye duâ edermiş. Bir gece yine aynı şekilde yatar. Gecenin geç vaktinde, evin damından bir tıkırtı geldiğini hissederek uyanır. Hemen evin damına çıkıp;
-Kimsin, orada ne arıyorsun? der. Damda bulunan Behlül Dânâ hazretleridir ve o kimseye;
-Devem kayboldu da onu arıyorum der. Ev sâhibi;
-Kaybolan devenin damda olması mümkün mü? Bu akılsızlık değil midir? deyince, Behlül-i Dânâ hazretleri;
-Senin, hiç ibâdet etmeden Allahü teâlâdan Cenneti istemen daha akılsızlık değil midir? buyurur.
Ev sâhibi, bu cevabı duyunca, Behlül-i Dânâ hazretlerinin kendisine nasihat vermek için böyle yaptığını anlar. Hatâsını anlayıp, tövbe eder ve ibâdetlerini aksatmadan yapmaya başlar.
Atâ Süleymî hazretleri, sevdiklerine zaman zaman;
“Ölüm peşimde, kabir önümde, gideceğim yer mahşer, geçeceğim yol Cehennem üzerindeki sırât köprüsüdür. Bilemiyorum ki, Rabbim bana ne muâmele yapar?” buyururdu.
Avn bin Abdullah hazretleri de, oğluna şöyle nasîhatte bulunur:
“Ey oğul! Takvâya, Allah korkusu ile haramlardan kaçma ipine iyi sarıl. Eğer, bugünün dünden, yarının da bugünden daha hayırlı olmasını temin edebilirsen, bunu yap. Namaz kılarken, vedâ edip, ayrılacak olan kimsenin namaz kılışı gibi kıl. Çok ihtiyaç peşinde koşmaktan, özür beyân etmek zorunda kalacağın işi yapmaktan sakın.”
“BENİ, BU SEVGİME BAĞIŞLA”
Kayseride medfun bulunan Seyyid Burhâneddîn hazretleri, bir gün gusül abdesti alır ve hizmetçisine;
-Ecel şerbeti bir bardağa konulmuş bana verilmek üzeredir. Beni yıkamaları için sıcak su hazırla. Ayrıca dışarıya çık ve;
“Seyyid Burhâneddîn vefât etti!” diye seslen ki, cenâzemde hazır bulunsunlar buyurur.
Sonra içeri girip iki rekat namaz kılar ve Allahü teâlâya niyâzda bulunarak;
“Ey her zaman hâzır ve nâzır olan Allahım! Bana bir emânet verdin. Nihâyet o emâneti benden geri alacaksın” der ve Sâffât sûresinin 102.;
(İnşâallah beni sabredenlerden bulacaksın) meâlindeki âyet-i kerîmesini okur. Bundan sonra;
“Yâ Rabbî! Seni ve Resûlünü çok seviyorum, sana kavuşmak arzum son haddine ulaştı. Beni bu sevgime ve arzuma bağışla. Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah” diyerek rûhunu teslim eder.
Netice olarak, her günaha hemen tövbe etmek farzdır. Hemen tövbe etmeyen de, ölmeden önce tövbe etmelidir. Günah işlemek, insanı helâk etmez. Günaha devâm etmek, tövbeyi terk etmek, helâk eder. Îmânı olan, büyük günaha düşmemek için, küçük günahtan da kaçar. Bekr bin Abdullah el-Müzenî hazretlerinin buyurduğu gibi:
“Kim gülerek günah işlerse, ağlayarak Cehenneme girer.”