Beni tanıdın mı?

Peygamber Efendimiz‘in (sallallahü aleyhi ve sellem) doğduğu tarihlerde görülmemiş bir kıtlık vardı Benî Sa’d kabilesinde. Açlık, Halîme Hatun’u da bezdirmişti hayatından.
Ama o, hiç sızlanmadı.
Daima şükretti.
***
Bir gece rüyasında birisi buz gibi su verdi kendisine. İçip ferahladı. O kişi sordu:
“Beni tanıdın mı ey Halîme?”
“Tanımadım” deyince;
“Ben, senin, sıkıntılı anlarda ettiğin şükürler’im. Acele Mekke’ye git. Orada bir nur’u evlat edineceksin!” dedi.
***
O anda uyandı. Karnı tok, bedeni dinçti.
Kabilenin genç hanımları bir hazırlık içindeydi o gün. Sordu onlara:
“Nereye gidiyorsunuz?”
“Mekke’ye” dediler.
“İyi ama niçin?”
“Bebek almaya.”
“Ben de geliyorum” dedi.
Ve katıldı kafileye.
***
Gaibden bir ses;
“Ey Halîme! O nur’u emzirmek sana nasib olacak!” diyordu.
Ancak o, gerilerde kalmıştı.
Önce gidenler varlıklı ailelerden birer çocuk almışlardı bile.
O ara yaşlı biri;
“Çocuk almayan kaldı mı?” diye seslendi.
Bir ümitle koşup;
“Ben almadım” dedi.
Yaşlı zat, ona “Ey kızım! Benim bir torunum var. Yetim diye kimse almadı. Sen alır mısın?” diye sordu. (Devamı yarın)

Comments are closed.