İbn-i Hallâl hazretleri, Şâfiî mezhebi fıkıh, tefsîr ve kırâat âlimlerindendir. 773 (m. 1371) senesinde doğdu. 836 (m. 1433) senesinde Cizre’de vefât etti. Vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
Ehl-i sünnet fırkası, iş ve ibâdet bakımından dört (Mezhep)e ayrılmıştır: Birincisi, (Hanefî mezhebi) olup, imam-ı a’zam Ebû Hanîfe Nu’mân bin Sâbit mezhebidir. İkincisi, (Mâlikî mezhebi) olup, imam-ı Mâlik bin Enes mezhebidir. Üçüncüsü, (Şâfi’î mezhebi) olup, imam-ı Muhammed bin İdrîs Şâfi’î mezhebidir. Dördüncüsü (Hanbelî mezhebi) olup, Ahmed ibni Hanbel mezhebidir. Bu dört mezhep, îtikatça, birbirinden ayrı değildir. Hepsi Ehl-i sünnet fırkasında olup, îmanları, inanışları, dinlerinin temeli birdir. İslâm milletinde bu dört imam; büyük, herkesçe kabûl edilmiş, inanılır müctehidlerdir. Yalnız iş bakımından, bazı ufak şeylerde ayrılmışlardır. Şöyle ki: Allahü teâlâ ve Peygamberi, müminlere merhamet ettikleri için, bazı işlerin nasıl yapılacağı, Kur’an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde açık bildirilmedi. Açıkça bildirilse idi, öylece yapmak farz ve sünnet olurdu. Farzı yapmayanlar günaha girer, kıymet vermeyenler de kâfir olurdu. Müminlerin hâli güç olurdu. Böyle işleri, açık bildirilmiş bulunanlara benzeterek işlemek lâzım olur. Din âlimleri arasında, işlerin nasıl yapılabileceğini, böyle benzeterek anlayabilenlere, (Müctehid) denir. Müctehidin, bir işin nasıl yapılacağını anlamak için, son gayreti ile uğraşarak görüşüne, doğruya en yakın zannına göre amel etmesi, kendine ve ona uyanlara vâcib olur. Yâni, âyet-i kerimeler ve hadis-i şerifler, böyle yapmayı emretmektedir.
Müctehid, bir işin nasıl yapılacağını anlamaya çalışırken yanılırsa, günah olmaz. Sevap olur. Uğraşmasının sevabını kazanır. Çünkü, insana gücü, kuvveti yettiği kadar çalışması emrolundu. Müctehid yanılırsa, çalışması için bir sevap verilir. Doğruyu bulursa, on sevap verilir.
Eshâb-ı kirâmın hepsi büyük âlim, yâni müctehid idiler. Bunlardan sonra gelenler arasında, ilk zamanlar ictihâd yapabilecek büyük âlim çok idi. Bunların her birine nice kimseler uyardı. Zamanla, bunların çoğu unutularak, Ehl-i sünnet içinde, yalnız bu dört mezhep kaldı. Sonraları, olur olmaz kimseler çıkıp da, müctehidim diyerek, bozuk fırkalar çıkarmamaları için, Ehl-i sünnet, bu dört mezhepten başka mezhebe uymadı…