Saygıdeğer okuyucularımız, bu hafta sizlere içinde bulunduğumuz soğuk ayları hasta olmadan geçirmenin basit ve pratik ipuçları ve alınacak tedbirlerinden bahsetmeye çalışacağım. Öncelikle şunu söyleyeyim; Sağlıklı ve dengeli beslenmeyen, karşılaştığı problemler karşısında stresini kontrol edip iyimser olamayan, hareketli yaşamayı alışkanlık edemeyen ve kendisine dinlenme fırsatı vermeyen kişi bedeni ve ruhi sıhhatini koruyamaz.
Havaların soğumasıyla beraber yeterince taze ve temiz hava ile havalandırılmayan kapalı mekanlarda daha uzun süre geçirmek; dış atmosfer havasıyla yeterli sirkülasyonu bu tür yerlerde bulunma ihtimali oldukça yüksek olan ve ortam havası içinde asılı olan mikroorganizmalar çok kolaylıkla grip, farenjit, bronşit, soğuk algınlığı gibi rahatsızlıklara yol açar.
Vücudumuzun direncini artırmak, sağlam bağışıklık sistemine sahip olabilmek için; daima dengeli beslenilmeli, stres kaynağı oluşturan maddi ve manevi sıkıntılar karşısında o mesele ile ilgili üzerimize düşen tüm maddi ve manevi vazifeleri yaptıktan sonra gerisini Allah’a havale ederek o konuda en ufak bir şüphe duymadan geleceğe daima iyimser bakılmalı. Böylece moral yönünden zirveye çıkıldığından her yönüyle vücut direncimiz arttığından hastalık kapımıza uğrayamaz.
Havaların oldukça soğumaya başladığı bugünlerde vücudumuzun ısı dengesini koruyabilmek için; mevsime uygun giyinmeli, vitamin ve mineral kaynağı olan mevsim sebze ve meyvelerini bol yemeli, yeteri kadar uyumalı, sigaradan ve havası kirli ortamlardan uzak durulmalı, aktif bir hayat tarzını prensip edinmeliyiz. Bu basit tedbirleri aldıktan sonra sıhhatli, mutlu ve huzurlu bir kış mevsimi geçirmiş oluruz.
NELER YAPMALIYIZ?
Maharet kalınlıkta değil ortama göre giyinmekte
Enfeksiyonlarıdan korunmanın pratik formülleri…
> Bulunulan kapalı mekanlar sık sık, özellikle de her 30 dakikada bir 3 dakika süreyle dış atmosfer havasıyla havalandırmalıdır.
> Sıcak ortamlardan soğuğa çıkış ve geçişlerde mutlaka vücut ısı dengesini bozmayacak özellik ve kalınlıkta giyinilmelidir.
> Soğuk ortamdan sıcak ve kapalı mekanlara girildiğinde vakit kaybetmeden üzerimizdeki kalın giysi ve fazlalıklar çıkarılıp terlenmeyecek vaziyette bulunulmalı, özellikle klimalı arabalarımıza bindiğimizde derhal palto, ardından bir müddet sonra ceketimiz veya montumuza da mutlaka çıkarıp terlemenin önüne geçilmelidir.
> Vücudun savunma sistemini ciddi manada düşüren sigaradan ve havası kirli ortamlardan mutlaka uzak durulmalıdır.
> Vücudumuzu zinde, moral-motivasyon yönünden güçlü kılarak savunma sistemimizi güçlendiren hareketli hayat tarzını prensip edinmeliyiz.
Kimler zatürre aşısı olmalı?
> 60 yaş ve üzerindekiler
> Huzurevinde hayatını idame ettiren veya kronik bakım altında olanlar
> Kronik kalp ve akciğer hastaları ile astım gibi kronik solunum sistemi hastalığı olanlar
> Kronik hastalık sebebiyle son 1 senedir hastanede yatmış ve tedavi görmüş olanlar
> HIV pozitif olanlar
BAĞIŞIKLIK?SİSTEMİNİN DOSTLARI
Bol bol meyve, sebze ve bitki çayı tüketin…
Vücut direncini arttırmak için hangi besinlerden kaçınmalı, hangi besinlerden bol yemeliyiz?
> Grip, farenjit, bronşit, soğuk algınlığı gibi hastalıklardan korunmak için yüksek oranda antioksidan içeren mevsim sebze, salata, yeşillik ve meyvelerden zengin beslenerek mikrobik hastalıklara karşı en büyük direnç ve engel oluşturan, bünyeyi zinde tutan bağışıklık sistemi güçlendirilmelidir.
> Soğuk kış günlerinde yüksek oranda kafein içeren kahve, çay gibi içecekler yerine C vitamini ve antioksidanlar yönünden zengin başta yeşil çay olmak üzere bitki çayları tercih edilmelidir.
> Kalp-damar hastalıklarına zemin hazırlayarak hücrelerin dirençli olmasını azaltan hayvani yağlı gıdalardan uzak durulmalıdır.
> Vücut direncimizi arttıran az yağlı süt, yoğurt, peynir gibi gıdaları yeterince her gün, balık ve yumurta gibi yüksek proteinli gıdalar ise haftada en az 2 defa yiyerek hastalık amili mikroplara karşı savunma hücrelerinin artışı sağlanmalıdır.
> Vücudun metabolik dengesini bozup mikroplara karşı savunma hücreleri olan akyuvarların virüs ve bakterileri yutma ve yok etme kabiliyetlerini azaltan aşırı tatlı ve şekerli gıdalardan uzak durulmalıdır.
> Mikroplara karşı bağışıklık sistemini kuvvetlendiren B vitaminlerinden zengin bulgur pilavı, çavdar ekmeği, bamya, tarhana çorbası gibi gıdalarla yeterince beslenilmelidir.
> Mevsim dönümlerinde ruhi gerginliği, stresi azaltıp uykusuzluğu gidererek vücut direncini arttıran başta çok pişirilmemiş sebzelerin suları olmak üzere folik asitten zengin gıdalardan bol beslenilmelidir.
> Vücut direncini arttıran antioksidanlardan zengin koyu yeşil yapraklı sebzeler, nohut, mercimek, kuru fasulye, soya, proteinden zengin gıdalarla ve muz gibi meyveler tüketilmelidir.
OKUYUCUYA CEVAPLAR
Beyaz saçlara kınalı ve zeytinyağlı çözüm
> Saçımda fazla miktarda beyaz var, 16 yaşındayım, çevremdekilerin durmadan saçın beyazlamış demesinden rahatsız oluyorum, ne yapmalıyım? > Ahmet Yıldız
CEVAP: Sevgili Ahmet, saçlardaki beyazlık çoğunlukla kişinin anne-babasından aldığı genetik mirasla alakalıdır. Bunun yanında kişinin ruhen çok hassas olması, karşılaştığı maddi-manevi sıkıntı ve stresler de bu durumu hem kolaylaştırır, hem de katkıda bulunarak arttırırlar. Bazen de kullanılan çeşitli şampuanlar da saçların beyazlaşmasına sebep olabilir. En güzeli kaliteli saf zeytinyağından yapılmış sabunlar kullanmaktır. Ayrıca ayda bir saç ve saç diplerine zeytinyağı ile çamur haline getirilmiş kınayla masaj yaparsan hem saçlarının dökülmesini önlemiş, hem de senin açından dert olan beyazların kapatılması açısından rahatlamış olursun.
Diyabet hastası hiç şekerli yiyemez mi?
> Şeker hastasıyım, değerlerim 100-150 arasında değişiyor. İlaç kullanıyorum düşüyor. Arada şekerli gıda alıyorum. Hiç şekerli yemeyecek miyiz? > Hamit Karabulut
CEVAP: Saygıdeğer Hamit Bey, aslolan bir şeker hastasının sağlığını koruma ve sağlıklı kalma adına hayat boyu şeker ve şekerli gıdalardan uzak durmasıdır. Pratik olarak vücuda alınan her türlü gıda karaciğer tarafından şekere dönüştürülür, ihtiyaç durumlarında kana salınır. Bu sebeple hiçbir insanın ayrıca ağızdan şeker ve şekerli gıdalara ihtiyacı yoktur. Şeker hastalarında 3 aylık şeker ortalaması olan HbA1C hiçbir zaman 6.5 değerini geçmemeli ve ideal olanı 6.2’den küçük olmalıdır. Şeker hastalığının bozduğu adeta çürüttüğü 4 ana organ olan böbrek, göz, kalp ve beyin damarlarımızı korumak için ilaçlardan önce tıbbi beslenme tedavisi (TBT) olarak adlandırılan perhize azami derecede dikkat ve itina gösterilmelidir. Bu yapılmadığı takdirde ilaçların faydası %40’ı geçmez. Düzenli perhiz ve hareketli hayat tarzı ile birlikte dozunda alınacak ilaçlarla şeker hastası sağlıklı insan gibi hayatını idame ettirebilir.