(Dünden devam)
Cebrail aleyhisselam arz etti ki: “Yâ Resulallah! Ebu Bekir, Allahü teâlânın aşkına ve senin dinin uğruna seksen bin altın sadaka verdi. Kırk binini gizli, kırk bin de açıktan.
Hiç giyeceği kalmadı.
Ve namaza gidemedi.
Arkasına böyle siyah kıldan bir abâ geçirip namazını evinde kıldı. Hak teâlâ hazretleri sana selam eder ve buyurur ki, bir elbise bulasın ve Ebu Bekir’e gönderesin.”
*
Efendimiz onu dinledi.
Ve sahabeye dönüp “Her kimin fazla bir kaftanı varsa Ebu Bekir’e versin ki ben sevineyim. Hak teâlâ, karşılığında ona çok sevâp versin. Firdevs-i âlâda benimle komşu olsun” buyurdu.
Sahabe araştırdılar.
Bir elbise bulunamadı.
Bir sahabi varıp bir başka kimsede bir hırka buldu ve Hazret-i Ebu Bekir’e gönderdi.
O, bu kaftanı giydi.
Ve mescide doğru yola çıktı.
*
O, Resul-i Ekrem’in mübarek huzurlarına henüz erişmemişti ki Cebrail Aleyhisselam geldi.
Huzura girdi.
Ve Efendimize, “Yâ Muhammed! Allahü teâlâ sana selam eder ve buyurur ki bütün sahabilerle birlikte Ebu Bekir’i karşılayasın” dedi.
O Server emri aldı.
Ve eshabına aktardı.
Birlikte olarak Hazret-i Ebu Bekir’e karşı çıktı. Müsafeha edip çok dualar eyledi. Bütün sahabiler de Hazret-i Ebu Bekir ile müsafeha ettiler ve can-ü gönülden çok dua eylediler…