Bir gün Hazret-i Ebu Bekir’le Hazret-i Ömer (radıyallahü anhüma) bir husus üzerinde konuşuyorlardı. Hazret-i Ebu Bekir, Hazret-i Ömer’e bir miktar sert söyledi. Ancak hemen pişman olup özür diledi kendisinden.
O ise kabul etmedi.
Ve ayrılıp eve gitti.
*
Hazret-i Ebu Bekir gördü ki Hazret-i Ömer kendisini afv etmedi. Bu üzüntüyle Habibullah’ın huzurlarına geldi. Habîb-i Ekrem (aleyhisselam) onu üzüntülü görünce “Yâ Eba Bekir! Ne için üzgünsün?” diye sordular.
O, hadiseyi anlattı.
Ardından ağladı.
*
Hazret-i Ömer de Hazret-i Ebu Bekir’in özrünü kabul etmediğine pişman olmuş, çok da üzülmüştü. Bunun için tövbe istiğfar edip doğruca Resûlullah Efendimiz’in huzurlarına geldi. Gördü ki Efendimiz’in bir tarafında Hazret-i Ebu Bekir, bir tarafında ise Hazret-i Ebüdderda oturur.
O da bir yere çöktü.
Ve başını öne eğdi.
*
Efendimiz onlara baktılar.
Ve buyurdular ki:
“Hak teâlâ beni size peygamber gönderdi, inanmadınız. Ebu Bekir inanıp bana canıyla, malıyla yardım etti. Niçin bu arkadaşımı üzersiniz. Bilmez misiniz ki Ebu Bekir’e hürmet, bana hürmettir. Onun hatırını gözetmek, benim hatırımı gözetmektir.”
Hazret-i Ömer kalkıp Hazret-i Sıddık’ın yanına geldi. Hazret-i Ebu Bekir de kalktı. Birbirlerine sarıldılar, müsafeha ettiler ve karşılıklı özürler dilediler.