Dostu dosta kavuşturun!

Resûl-i Ekrem hazretlerinin ahirete intikalinden sonra Ebu Bekr-i Sıddık (radıyallahü anh), günden güne zayıfladı… Ve bu hâl gittikçe arttı.
Hazret-i Aişe bunu fark etti.
Bir gün yanına geldi.
Ve “Ey benim babam! Sana ne oldu ki gün be gün zayıflarsın?” diye sordu.
***
Hazret-i Ebu Bekir “Ey benim kızım! Resulullah’ın ayrılığına tahammül edemiyorum… bu sebeple zayıflıyorum” buyurdu.
***
Hazret-i Aişe-i Sıddıka (radıyallahü anha) der ki:
“Babamın ömrü bitti.
Ahirete göç etti.
Cenaze hizmetini yaptık.
Sıra define geldi.
Ancak Eshab-ı Kiram’ın hepsi, ‘onu nereye defnedelim?’ diye tereddüt ettiler.
Herkes bir şey söylüyordu.
***
Ben o ara uyumuşum.
Uykuda bir ses duydum.
‘Dostu dosta kavuşturun!’ diyordu.
Uykudan uyandım.
Hemen sahabeye vardım.
Gördüğümü onlara anlattım.
***
Onlar beni dinlediler.
Ve ‘Bu sesi biz de işittik’ dediler.
Mesele anlaşılmıştı.
İstişareye ihtiyaç kalmadı.
Onu Habîb-i Ekrem’in yanına defnettiler.
Ve rahat ettiler…”
***
Resûl-i Ekrem Efendimiz “Bize kim bir iyilik yaptıysa karşılığını verdik. Yalnız Ebu Bekir’in iyilik ve ikramının karşılığını veremedik. Hak teâlâ kıyamette ona karşılığını verir” buyurdu.

Comments are closed.