Resulullah Efendimiz’in huzuruna bir gün bir kişi geldi ve “Filan Yahudi’nin köpeği ne zaman beni görse ısırır ve elbisemi yırtar. O Yahudi’ye emredin ki köpeğine sahip çıksın” dedi.
***
Resûl-i Ekrem kalktı.
O Yahudi’nin evine gitti.
Ve “Senin köpeğin bu kimseyi ısırmış ve elbisesini yırtmış” buyurdu.
***
O da “Benim köpeğim, kendine eziyet etmeyene ilişmez. Sen Allah’ın Resulü isen, gel bunu köpekten sor” dedi.
Resulullah “peki” buyurdu.
Ve Yahudi’nin köpeğini gördü.
***
Köpek, Resulullah’ı görünce koşup kuyruğunu oynatmaya başladı.
O sırada o şahsı da gördü.
Ve derhâl üzerine saldırdı.
Efendimiz, köpeğe, “Niçin bu kimseye eziyet edersin?” diye sordu.
***
Köpek dile geldi!
İnsan gibi konuştu…
Ve “Yâ Nebiyyallah! Bu adam Ebu Bekir ve Ömer’e buğz/düşmanlık eder ve o iki büyük zatın isimlerini kapısının eşiğine kazımış. Girerken ve çıkarken o isimleri çiğner ve tükürür… İsterseniz buyurun beraber gidip görelim. Eğer ben yalancı isem her cezaya razıyım. Nefsim sana feda olsun!” dedi.
***
Efendimiz, köpeği dinledi ve o kişinin evine gitti. Gördü ki kapı eşiğinde o mübarek isimler ve tükürük izleri var.
Meğer doğru imiş.
Bu durumu gördü.
Ve o şahsa dönüp “Sen hemen tövbe et ve Müslüman ol” buyurdu. O da tövbe edip Müslüman oldu. Sonra köpeğin sahibi olan Yahudi de iman etti.