Enes bin Malik (radıyallahü anh) bildiriyor: “Resul aleyhisselam bir gece kalktı.
Evinden dışarı çıktı.
Bir yolda yürüyordu.
Hazret-i Osman da az ilerisinde gidiyordu. Hazret-i Cibril geldi ve ‘Yâ Resulallah! Bu kimdir ki bu saatte senin önünden gidiyor?’ diye sordu.
***
Efendimiz cevaben ‘Osman bin Affan’dır’ buyurdu ve ‘Yâ Cebrail kardeşim! Siz Osman’ı gökte de tanır mısınız?’ diye sordu.
Melek cevap verip:
‘İyi tanırız’ dedi.
Ve ardından ‘Yâ Resulallah! Güneşin yeryüzünü aydınlattığı gibi Osman da gökleri aydınlatır’ dedi…”
***
Hazret-i Ümmü Gülsüm anlatır:
“Âişe-i Sıddîka’ya gittim.
Ve ‘Osman bin Affan hakkında bir hadîs-i şerif naklediniz’ dedim.
O da şöyle anlattı:
Bir soğuk geceydi.
Osman bin Affan’ı bu evde gördüm.
Resul aleyhisselamla otururlardı.
***
Bir müddet geçti.
Hazret-i Cibril geldi.
Resulullah’a vahiy getirmişti.
Ne vakit vahiy gelse, Resulullah’a bir ağırlık inerdi!
***
Velhasıl vahiy inmesi bitti.
Resulullah kendine geldi.
Ve Hazret-i Osman’a dönüp ‘Allahü teâlâ bu makamı peygamberlerinden başka hiç kimseye vermemiştir. Ancak o kimseye vermiştir ki fazlaca ikram eder. Her kim, Osman’ı incitirse Allahü teâlânın laneti onun üzerine olsun!’ buyurdu…”