Yarım asırlık vefa duygusu

48 yıl öncesi yıllarımızda okul lojmanında hanımla beraber günlerini geçiren Hasan Tutuş’un küçük kızı Beşire’miz otogarda bizi bekliyordu. Evine misafir olduk. Beşire’nin kızı Cano ile oğlu Necat öğretmen olmuşlardı. 
Ertesi gün köyün minibüsüne binerek B.Boğaziye’ye öğrencim Süleyman Tutuş’un evine misafir olduk. Geldiğimizi duyan bütün köylü oraya geldi. Gece yarılarına kadar geçmiş günlerimizi yâd ettik. Ertesi gün sabah kahvaltıdan sonra Hasan ve Molla Ali’nin evlerini ziyaret ettik. Yolda karşılaştığımız öğretmenlerle tanıştık. Ayaküstü eski günlerden bahsedince, okula gelip öğrencilere geçmişin zorluklarını anlatmamı istediler. Benim öğretmenlik günlerimde 8-16 olan tüm öğrenci sayısı, şimdilerde 200-300’e çıkmış. Okula taşımalı sistemle civar köylerden öğrenciler gelmekte. 
Üç yıl yağmur suyu içtiğim köyde şimdi kazılan kuyulardan çıkan sularla evlerde içme suyu musluktan akıyor. Yalnız buğday ekilen tarlalarda şimdi mısır ve pamuk ekimi yapılıyor. Öğrencilerimden Mahmut Çiftçi köye muhtar olmuş. Mısır kurutma tesisi yaptırmış. Köyde sağlık ocağı ve görevlileri var. 
Hâsılı yokluk günleri mazi olmuş. 
Ertesi günü Cuma idi. Abdestlerimizi alarak köyün betonarme inşa edilmiş camisine girip oturduk. Cuma sünnetini kıldıktan sonra genç bir İmam-Hatip minbere çıktı, hutbeyi okuduktan sonra:
“Ey cemaati müslimîn! 48 senelik vefa duygusuyla köyümüzü şereflendiren Muallim Efendi de bugün aramızda…” dedi. Ben hiç beklemediğim bu iltifatlı bir hitap karşısında nasıl duygulandım, tarifi mümkün değil.
Cuma çıkışında genç İmam-Hatip kardeşimize, kim olduğunu yaşının küçük olması nedeniyle beni tanıyamayacağını söyleyince dedi ki:
“Hocam rahmetli ağabeyim M. Siraç sizin öğrencinizmiş. Sizden o kadar bahsetti ki, sizi çok iyi tanıyoruz…”
Zeki Sancar Hocamızı da hayat boyu unutamayacağım.
Neredeyse yarım asır önceki anılarımızı tazelemiş olarak o güzel ve sevecen insanlara veda edip Kızıltepe’ye döndük. Beşire’mizin evinde birkaç gün kaldık. Öğrencilerimden Abdülalim Çiftçi kardeşimiz bizi Mardin, Beyazsu ve daha birçok yere götürdü. Nusaybin’de öğrencim Süleyman Çiftçi’nin evine misafir olduk. Allah hepsinden razı olsun.
Bu ülkede yaşayan herkes hepimiz böyle kardeşiz işte. Dinimizde zaten nesep sorgulaması yoktur. “Arab’ın Acem’e Acemin Arab’a üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır” buyuran bir Peygamberin ümmetiyiz biz. Bu vefalı seyahatimde bana geçmişimi tekrar yaşatan B.Boğaziye köylülerime selam olsun.
Em. Öğr. H.İbrahim
Sakarya-Bursa

Comments are closed.