Hacı Abdullah Efendi, bir ara hac farizasını yerine getirmek için Hicaz’a gitti ve Peygamber Efendimizin kabr-i şerifinin bulunduğu Hücre-i saadetin etrafındaki şebeke-i saadete girmek istedi.
Bir memura rica etti:
“Burayı açar mısın!”
“Anahtarı bende yok”
“Peki kimdedir?”
“Bir meşayih/yaşlılar heyeti vardır; onlar toplanır, karar verir ve ancak onların kararıyla burası açılır. Babam da bu heyetin başkanıdır” dedi.
***
Abdullah Efendi:
“Babanıza haber verin!” buyurdu.
Memur gidip durumu babasına söyleyince “Meşayih heyetinin her biri bir yerde, şu anda onları toplamak mümkün değildir” cevabını verdi.
Memur geri geldi.
Ve durumu bildirdi.
***
Bunun üzerine Hacı Abdullah Efendi şebeke-i saadete dönüp tazim ve hürmetle “Essalatü vesselamü aleyke yâ Resulallah! Essalatü vesselamü aleyke yâ Habiballah!” diye seslendi.
O anda kilit düştü.
Ve kapı açıldı!
O sırada meşayih heyeti de geldi ve bu fevkalade hâli görünce Abdullah Efendi’ye tazim ve hürmet ettiler.
***
Bu zat, bir gün sevdiği bir gence “Allahü teâlâ her günahı affeder, yalnız kibri affetmez. Birinin yanına rahat gidilemiyorsa o kimsenin son nefesinden korkulur” buyurdu.
Delikanlı korktu.
Ve sordu hemen:
“Neden efendim?”
Büyük zat cevaben “Çünkü bu hâl kibir alametidir” buyurdu.