Başın sağ olsun!

(Dünden devam)

Az sonra Azer geldi. Merakla hâlini sorunca “Başın sağ olsun, bir erkek çocuk doğurdum, çocuk zayıf doğdu ve hemen öldü!” dedi. 
Azer buna inandı. 
Annesi rahatladı.
***
Azer evden çıkınca, Emile Hatun gizlice mağaraya gider, oğlunu emzirip dönerdi. 
Bir gün yine gitti.
Oğlunu gördü.
İçi sevinçle doldu.
Oğlu parmaklarını emiyordu. Bir parmağından yağ, birinden bal, birinden süt, birinden de hurma şırası geliyordu.
***
Hazret-i İbrahim mağaradan çıktı.
Aylar, yıllar geçti.
On yedi yaşına erişti.
Üvey babasına “Puta tapmaktan vazgeç, Allah’a iman et!” dedi.
Azer, sert bir dille “Ey İbrahim! Bizim tanrılarımızı kötülemekten vazgeç, yoksa seni öldürürüm!” dedi.
***
Azer, puthane bakıcısıydı.
Put yapıp satardı.
Bununla geçinirdi.
Putları çocuklarına sattırırdı. 
Hazret-i İbrahim’e de verir “bunları pazarda sat!” derdi.
***
İbrahim aleyhisselam puta ip bağlar, yerlerde sürükleyerek pazara götürürdü. 
Başını suya sokar “hadi iç!” derdi. 
Hakaret ederdi.
Keldaniler bunu gördüler.
Azer’e şikâyet ettiler.
***
O da Onu azarladı.
Hatta tehdit etti.
Ama O aldırmadı.
“Sizi ve putlarınızı sevmiyorum!” dedi. (Devamı yarın)

Comments are closed.