Tatlı bir su fışkırdı

(Dünden devam)

Zalim melik, Hazret-i İbrahim’e Hacer isminde asil bir hizmetçi hediye etti. İbrahim aleyhisselam, Hazret-i Sâre ve hediye edilen hazret-i Hacer’le birlikte Mısır’dan ayrılıp Filistin’e gitti. 
Sebu denen yere yerleşti.
Bu yerde hiç su yoktu. 
Bir kuyu kazdı. 
Tatlı bir su çıkıp akmaya başladı. 
Su işi hâllolmuştu.
***
Bu defa yiyecekleri bitti.
Yiyecek getirmek için eline bir çuval alıp şehre gitmek üzere oradan ayrıldı. 
Sahraya düştü.
Bir müddet yürüdü.
Şehir uzaklardaydı.
Buğday alacak parası da yoktu.
Çaresiz geri döndü.
***
Çuvala kum doldurup eve geldi.
Çuvalı koyup uyudu. 
Hazret-i Sâre, Hacer’e “Şu çuvalı aç” diye seslendi. 
Açınca, şaşırdılar.
Zira içi buğday doluydu.
Kumlar buğday olmuştu. 
Çok sevinip ekmek pişirdiler. 
***
Sonra Onu uyandırıp “Haydi kalk, ekmekler pişti!” dediler. 
O da kalktı.
Sıcacık ekmeği görünce “Unu nereden buldunuz?” dedi.
“Getirdiğin buğdaydan” dediler.
O da çok sevindi.
***
Kumların un olduğunu bildi.
Rabbine şükretti.
Malı, serveti arttı.
Öyle ki yemekle bitmezdi. 
Misafirsiz de sofraya oturmazdı. (Devamı yarın)

Comments are closed.