(Dünden devam)
İbrahim aleyhisselama, oğlu Hazret-i İshak’ın doğacağını melekler müjdeledi!
O vakit yaşlıydılar.
Hazret-i İbrahim yüz yirmi, hazret-i Sâre ise doksan yaşındaydı.
Bir yıl sonra hazret-i İshak doğdu.
***
İki melek geldi.
İkisi de genç idiler.
Ve güzel yüzlüydüler.
Biri hazret-i Cebrail’di.
Diğeri hazret-i Mikâil.
Bu müjdeyi verdiler!
Ve Lût kavmine gittiler.
***
O kavmi helak edeceklerdi. Hazret-i İbrahim’e gözüküp “Selamün aleyke!” dediler.
O da cevaben:
“Aleyküm selam!” dedi.
Ve içeri buyur etti.
***
Sonra kızarmış et ikram edip:
“Buyurun, yiyin” dedi.
Onlar el uzatmadılar.
Hazret-i İbrahim tedirgin oldu.
Kalbine korku düştü!
***
Zira o devirde bir eve gelen misafir, ikram edileni yerse ondan emin olurlardı, yemezse zarar vermek için geldiğine hükmederlerdi.
Hazret-i İbrahim:
“Buyurun, yiyin” dediğinde “Biz yemeğin ücretini vermeden yemeyiz” dediler.
***
İbrahim aleyhisselam “Yiyin, bedelini de verin!” buyurdu.
Melekler “Ücreti nedir?” deyince “Yemeğin başında Bismillah, sonunda Elhamdülillah demektir” buyurdu. (Devamı yarın)