Kandilin ışığını çoğalt

Bir gün Cebrail aleyhisselam yetmiş bin melekle gelerek, Enam suresini getirdi. Resul aleyhisselam o gece bütün Eshab-ı Kiram’ı Hazret-i Âişe’nin evinde topladı.

Mum yaktılar.
Ve sure-i Enamı okudular.
Sonra mumun ışığı azaldı.
***
Resûl-i Ekrem “Yâ Eba Bekir! Kandilin ışığını çoğalt!” buyurdu.
O da çoğalttı.
Az sonra yine azaldı.
***
Resûl-i Ekrem yine “Yâ Eba Bekir! Kandilin ışığını arttır” buyurdu.
Hazret-i Ebu Bekir kalkıp bakınca kandilin yağının bitmiş olduğunu gördü.
Ve arz eyledi.
Resûl-i Zişan:
“Yâ Eba Bekir! Kendi ağzının tükrüğünden kandile biraz damlat” buyurdu.
***
Âişe-i Sıddîka der ki: “Babam emri ifa etti ve kandilin ışığı çoğaldı. Allah’ın izniyle öyle şiddetli bir ışık oldu ki Eshab-ı Kiram’ın gözlerini kamaştırdı!”
***
Efendimiz “Bu kandili söndürmeyiniz!” buyurdular.
Kırk gün kırk gece yandı.
Bir münafık vardı.
Bir gün bu eve geldi ve kandili görüp “Ne acayip kandil, kırk gün kırk gecedir yanıyor” dedi.
***
O böyle söyledi.
Kandil de söndü.
Hazret-i Cibril gelip “Yâ Muhammed! Allahü teâlâ ‘Ben, fena bakışlı kullar da yarattım. Eğer o münafığın fena bakışı olmasaydı o kandil, Ebu Bekir’in ağzının suyunun bereketiyle kıyamete kadar sönmezdi’ buyuruyor” dedi

Comments are closed.