Muhyiddîn Turaysîsî

Muhyiddîn Turaysîsî rahmetullahi aleyh, Şafiî fıkıh âlimlerindendir. 476 (m. 1083)’de Horasan’da doğdu, İmâm-ı Gazâlî hazretlerinden ve başka âlimlerden fıkıh öğrendi. 548 (m. 1153)’de Nişâbûr’da şehîd edildi. Resûlullah efendimizi (sallallahü aleyhi ve sellem) vesile ederek Allahü tealadan bir şey istemek hakkında buyurdu ki:

Yûsuf bin Ali anlattı: “Mekke-i mükerremeden, Medîne-i münevvereye doğru yola çıkmıştım. Bu sırada yolumu kaybettim, şaşırıp kaldım. O zaman Resûlullah efendimizden yardım istedim. Bunun üzerine birisi ile karşılaştım. Bana; “Beni takip et” diye işâret etti. Onu takip ederek gittim ve Medîne-i münevvereye vardım.”
Ebû Abdullah Muhammed bin Ali Hazrecî anlattı: “Denize girmiştim. Bu sırada bana bir dalga vurdu. Neredeyse boğulacaktım. O zaman; ‘Yâ Resûlallah! Senden yardım diliyorum. Bana yardım et!’ dedim. Sözümü bitirir bitirmez. Bana bir dal uzatıldı. Ona yapışarak denizden sağ sâlim çıktım.”
Abdete bin Hassan, Ensârdan (radıyallahü anhüm) birisinden nakletti:
Biz, Resûlullah efendimiz ile beraber bir eve gitmiştik. Resûlullah, bir ara dışarı teşrîf buyurdular. Bu sırada, bir A’rabî’nin kurmuş olduğu tuzakları gördüler. Tuzaklardan birisinde de bir geyik vardı. Geyik, Resûlullahı görünce, fasîh bir lisân ile; “Yâ Resûlallâh! Allaha yemîn ederim ki, bunlar beni üç günden beri hapsettiler. Benim de şu dağda yavrularım var. Şimdi çok acıkmışlardır. Eğer bana izin verirlerse, yavrularımı doyurup geleyim” dedi. Resûlullah onu salıverdi. Geyik, yavrularını emzirip geldi. Resûlullah, onu önceki gibi bağladı. Sonra A’rabî’nin yanına gitti. Resûlullah; “İster misiniz bağlı duran geyiğin söylediklerini size ben anlatayım? İsterseniz, siz bana ona yaptığınızı anlatın” buyurdu. Tuzak sahipleri; “Yâ Resûlallah, bize siz anlatın” dediler.
Bunun üzerine, Resûlullah onlara; “Siz geyiği üç günden beri bağlamışsınız. Hâlbuki onun şu dağda iki tane yavrusu varmış. Benden, yavrularını doyurup gelmesi için onu salıvermemi istedi. Ben de onun isteğini yerine getirdim. Fakat tekrar dönüp geldi” buyurdu. O zaman onlar, “Vallahi, yâ Resûlallah! Durum, geyiğin anlattığı gibidir. Onu sana feda ettik” dediler. Resûlullah da, o geyiği salıverdik. Geyik tuzaktan kurtulunca, koşmaya başladı. Dağın tepesine varınca, üç kerre; “Eşhedü enneke Resûlullah” yanî, muhakkak ki sen, 
Allahın Resûlüsün” dedi.

Comments are closed.