Büyütür, terbiye ederim

(Dünden devam)

Kervan sahibi onu sevdi ve “Bu bebeği büyütür, terbiye ederim” diyerek alıp gitti.
Memleketine götürdü.
Büyütüp yetiştirdi.
Sonra bu yiğidi yanına alıp hacca gitti.
Takdir-i Rabbani o kimse eceli gelip Mekke’de vefat etti.
***
Defnettikten sonra bu yiğit yalnız kaldı.
Düşündü, taşındı.
Ve seyahate çıktı.
Nice yerler dolaşıp nihayet Kûfe şehrine geldi.
Orada yerleşti.
Kendini sevdirdi.
Öyle ki onsuz olamazlardı.
***
Hasıl-ı kelam, seni onunla nikâhladılar.
Bu gece birleştiniz.
Zifafa girecektiniz.
“Ey kadın! Sakın yalan söyleme. Dediğim gibi olmadı mı” diye sordu.
Kadıncağız ağladı.
Ve tasdik edip:
“Evet yâ Ali! Buyurduğunuz gibidir ve doğrudur” dedi.
Ardından:
“Yâ Halife-i Resûlillah! Bu hâllere, Allah’tan ve annemden ve hazretinizden gayri kimse vâkıf değildir” dedi.
***
Ali bin Ebi Talip “Ey kadın! Bu erkek, senin yola bıraktığın oğlundur” dedi.
Sonra o yiğide:
“Aç alnını” buyurdu.
O da alnını açtı.
Taşın izi göründü.
Kadın o izi görüp:
“Yâ Ali! Doğru söyledin. Bütün sözlerin doğrudur. Hiçbir şüphem kalmamıştır” dedi. (Devamı yarın)

Comments are closed.