Ekmelüddîn Bâberti hazretleri, Hanefî mezhebi fıkıh âlimidir. 710 (m. 1310) senesinde, Bayburt’ta doğdu. Doğum yerinin Bağdad’ın Bâbertâ kasabası olduğunu zikredenler de vardır. Önce kendi memleketinde ilimle meşgûl oldu. Sonra Haleb’e gidip oradaki âlimlerden ilim tahsil etti. (Tercîh-u mezheb-i İmâm-ı a’zam) risâlesi ve (İrşâd) ismindeki (Fıkh-ı ekber) şerh ve (Envâr) isminde (Menâr) şerhi ve (Tuhfe-tül-ebrâr) ismindeki (Meşârık) şerhi ve (Takrîr) ismindeki (Pezdevî usûli) şerhi ve (İnâye) isminde (Hidâye) şerhi ve dahâ şerhleri ve tefsîri vardır. 786 (m. 1384) senesinde vefât etti.
Bu mübarek zat, Envâr kitabında buyuruyor ki:
İhtiyâcı olan eşyâdan ve borçlarından fazla olarak, zekât nisâbı kadar malı, parası bulunan her hür Müslümânın, Ramazân Bayramının birinci günü sabâhı, tan yeri aydınlanırken, (Fıtra) vermesi vâcib olur. İhtiyâç eşyâsı demek, kıymetleri ne kadar çok olursa olsun, bir ev, bir aylık yiyecek, her yıl üç kat elbise, çamaşır, evde kullanılan eşyâ ve âletler, hizmetçiler, binecek vâsıtası, meslek kitâpları ve ödeyeceği borçlarıdır. Bu eşyânın mevcût olması şart değildir. Eğer mevcût iseler, zekât, fıtra ve kurban için nisâb hesâbına katılmazlar. Ticâret için olmayan, ihtiyâcından artan eşyâ, kirâdaki evler, evindeki süs eşyâsı, yere serili olmayan halılar, kullanılmayan fazla ev eşyâsı, sanat ve ticâret âletleri, burada ihtiyâç eşyâsı sayılmaz. Bunlar fıtra ve kurban için, nisâb hesâbına katılır.
Fıtra olarak, yarım sâ’ buğday veyâ buğday unu verilir. Yâhut bir sâ’ arpa veyâ hurma veyâ kuru üzüm verilir. Hanefî mezhebinde, buğday, arpa ve un bol olduğu zamânlarda bunların kıymetini altın veyâ gümüş olarak vermek dahâ iyidir.
Fıtra ve kurban nisâbına mâlik olana zengin denir. Bunun fıtra vermesi vâcib olur. Bir kişinin fıtrası, bir fakîre veyâ birkaç fakîre verilebildiği gibi, bir fakîre birkaç kimsenin fıtrası da verilebilir. Küçük çocuğun ve delinin malları varsa, bunların fıtraları da, mallarından verilir. Velîleri vermezse, çocuk büyüyünce, deli iyi olunca, eski fıtralarını da kendileri verir. Bâliğ olmayan çocukların malı yoksa, bunların fıtrasını babaları, kendi fıtrası ile birlikte verir. Yanî kendi zengin ise verir. Zevcesi için ve büyük çocukları için vermez. Fakat verirse sevâb olur. Mükellef ise, yani âkıl, bâliğ ve mukîm ise, yalnız kendisi için kurban kesmek de vâcip olur.