Ebû Abdullah Mûsâ el-Kûfî rahmetullahi aleyh, meşhûr hadîs ve fıkıh âlimlerindendir. Hadîs ilminde yüksek bir âlim ve kuvvetli bir hatîbtir. Aslen Kûfelidir. Sonra Bağdâd’a yerleşti. 217 (m. 832)’de vefât etti. Kabir hayatı ile ilgili şu hadis-i şerifleri nakletti:
Resûl-i ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem); buyurdu ki: “Ölüyü mezara koyduklarında, mezar der ki: ‘Yazıklar olsun sana ey insanoğlu, ben var iken niye gurûrlandın? Benim sıkıntı, karanlık, yalnız ve böceklerle, kurtlarla dolu bir yer olduğumu bilmiyor muydun? Üzerimden geçerken, bir ayağın geride, bir ayağın ileride şaşkınca durduğun zaman neye aldanmıştın?’ Eğer o kimse sâlihlerden ise, bir ses der ki: ‘Ey Mezar! Neler söylüyorsun? O doğruluk üzere idi ve emr-i ma’rûf, nehy-i münker yapardı. Ona elbette yeşil bahçeler hazırladım.’ Sonra bedeni nûra çevrilir, rûhu göğe çıkarılır.”
Berâ bin Âzib’in (radıyallahü anh) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Resûlullah efendimiz; “Kabirde mü’mine, güzel yüzlü, güzel kokulu ve güzel elbiseli bir genç gelir. ‘Bugün, senin iyi şeyler vaad olunduğun gündür’ der. Meyyit, ona kim olduğunu sorunca; ‘Senin (dünyâda iken yaptığın) iyi amelinim’ der. Kâfir olana ise, çirkin suratlı, çirkin kokulu ve çirkin elbiseli bir genç gelir. ‘Bugün senin korkutulduğun ve tehdid olunduğun gündür’ der. Meyyit, ona kim olduğunu sorunca, o da; ‘Senin (dünyâda iken yaptığın) kötü amelinim’ der” buyurdu.
Kâb’ın (radıyallahü anh) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Peygamber efendimiz şöyle buyurdu: “İyi bir kul mezara konunca, iyi amelleri etrâfını sarar onu muhafaza ederler. Azâb melekleri ayak tarafından gelince, namaz karşılarına çıkar ve Allah için çok kıyâmda durmuştur, derler. Baş ucundan gelince, oruç karşılarına çıkar. Dünya da çok susuzluk çekti, derler. Bedeni tarafından gelince, hac ve Allah yolunda yaptığı cihâd karşılarına çıkar ve hayır, bu beden çok eziyet çekmiştir, derler. Eli tarafından gelince, verdiği zekât ve sadakalar der ki, bana dokunmayın. Bu el ile çok zekât ve sadaka vermiştir. Melekler, çok güzel, mübârek olsun derler ve geri dönerler ve rahmet melekleri gelirler. Ona Cennetten bir yatak getirir ve yayarlar. Mezar ona gözünün görebildiği kadar geniş ve ferah olur. Cennetten bir kandil getirip, kıyâmete kadar onun nûru altında durur.”