Bir gün, Resulullah Efendimiz’le Hazret-i Ömer ikisi namaz kılıyorlardı. Efendimiz imamdı, o cemaat. Akşam namazı kılınıyordu.
Peygamberimiz, Fatiha’dan sonra zamm-ı sure olarak bir ayet okudular. Hazret-i Ömer ayeti işitince gadaba geldi.
Kızdı ve sinirlendi.
Kendini tutamadı.
Namazda konuştu.
Zira bu âyet-i kerimede, Firavun’un bir sözünü bildiriyordu Hak teâlâ.
Şöyle ki:
O kâfir, kendi kavmine “Sizin tapacağınız en büyük tanrı benim!” demişti.
Hazret-i Ömer bu.
Hazmedemedi.
Kan sıçradı beynine.
Namazda olduğunu unuttu.
Ve gayr-i ihtiyari:
“Ben orada olsaydım, muhakkak o kâfiri öldürürdüm!” dedi.
***
Namaz bitti.
Efendimiz “Yâ Ömer! Namazını iade et” buyurdular.
Hazret-i Ömer:
“Başüstüne!” dedi.
Ve sebebini sordu.
Resûl-i Ekrem “Çünkü dünya kelamı namazı bozar” buyurdular.
***
O zaman hatırladı konuştuğunu. Ve emri ifa için ayağa kalktı. Tam namaza başlıyordu ki bir vahiy geldi Rabbimizden.
Hakk teâlâ:
“Ey Habibim! Ömer’in o konuşması hoşuma gitti benim. Onun namazını kabul ettim ve kendisine misliyle sevap verdim” buyuruyordu.
Efendimiz:
“Otur yâ Ömer! Namazın oldu” buyurdular. (“Menâkıb-ı çihâr yâr-i güzîn” kitabından alınmıştır.)