Üstünde dans bile edebilirsiniz

İsveç’te yaşadığımız yıllardı. Bize iki odalı bir ev verdiler. Orada kural böyleydi. İki kişilik aileye iki odalı, üç kişilik aileye üç odalı, dört kişilik aileye dört odalı ev veriyorlardı.
Bunun böyle olmasının nedeni, insanların ihtiyaçlarına ve kazançlarına göre ev istemeleriydi. Aksi takdirde ev yardımlarından yararlanamıyorlardı. İsveç’te bulunduğum on beş yıla yakın bir süre içinde, sürekli kira yardımı aldığımdan, sembolik bir kira ödedim. Hele elektrik, su, doğalgaz, ısınma, kapıcı parası gibi giderler için hiç ücret alınmadı. İnanılması güç ama orada devletin vatandaşına sunduğu imkân böyleydi…
Eşim büyük oğluma hamile kalınca, ilgili kurumlara haber verdik. Böylece üç odalı bir eve geçmeyi hak etmiştik. İki yıl geçmeden eşim küçük oğluma hamile kaldı. Bize bu sebeple dört odalı bir ev vermeyi önerdiler. Ama biz üç odalı evimizden memnun olduğumuz için, yapılan teklife teşekkür ettik ve hakkımızı ileride kullanacağımızı söyledik.
Bu arada evin mobilyalarını değiştirmeye karar vermiştik. Bunun için birkaç mağaza gezdikten sonra, ürünlerini beğendiğimiz uygun olan bir mağazadan, bir koltuk takımıyla oldukça büyük ebatta bir cam sehpa satın aldık.
Ne var ki bunda mı diyorsunuz?
Bize satın aldığımız mobilyaların beş yıl garanti kapsamında olduğunu söylediler.
“Bu kadar uzun süre garanti olur mu?” demeyin. Daha sonra aldığımız bir yatağa ne kadar garanti verdiler biliyor musunuz?
Tam yirmi yıl garanti vermişlerdi…
Sonra da bir mobilya demeyip aldığımız mobilyalar hakkında bize ciddi ciddi “ürün hakkında bilgi” sunmuşlardı:
“Cam sehpanın cam bölmesi iki tabakadan oluşmaktadır. Bu iki tabaka arasında özel bir izolasyon madde bulunmaktadır. Bu sebeple sehpa kırılmaz, çizilmez, çatlamaz. Öyle ki çıkıp üstünde dans bile edebilirsiniz.”
Burada sokak aralarında bardak satarken elindeki bardağı yere çarpıp kırılmadığını test eden satıcılar gibi davranmışlar türünde bir duyguya kapılmayın. Bir ürün teslim prosedürü olarak anlatmışlardı.
Mobilyaları aldık. Evde bir gün çocuklarla tenis topu oynuyorduk. Camda tenis topu çok harika bir şekilde zıplıyordu… Bu sebeple tenis topunu olanca gücümüzle masaya vuruyorduk. Top oradan tavana kadar sıçrıyor, tekrar masaya vuruyordu. Biz de topun masayla tavan arasında kaç kere gidip geldiğini sayıyorduk.
Hatta bu yarışa eşimi de katıp kendi aramızda dörtlü turnuva düzenledik. Bir süre sonra, bir de ne görelim. Sehpanın ortasında bir çatlama oluşmuş!.. Devamı yarın
Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza  29 Ekim Caddesi,  34197  Yenibosna/İstanbul  Faks: (0212) 454 31 00

Comments are closed.