Hazret-i Ali (radıyallahü anh), bir gün mescitte olanlara and verip “Her kim Resulullah’tan (Beni seven, Ali’yi de sever) hadîs-i şerifini işitmişse şehadet etsin/doğrulasın” buyurdu.
Orada on kişi vardı.
Hepsi şehadet etti.
Bir kişi de işitmişti.
O şehadet etmedi.
Hazret-i Ali “Ey falan! Sen niçin şehadet etmezsin ki sen de o mecliste olup hadîs-i şerifi işitmiştin” dedi.
O kimse:
“Unutmuşum” dedi.
Ali bin Ebi Talip:
“Yâ Rabbî! Eğer bu şahıs yalan söylüyorsa yüzünün derisinde bir beyazlık açığa çıkar ki sarığı onu örtmesin” diye dua eyledi.
Üç gün geçti.
Bir kişi gelip:
“Vallahi ben o şahsı gördüm. İki gözünün ortasında bir beyazlık meydana gelmişti. Hatta sarığı, o beyazlığı örtmüyordu” diye haber verdi.
***
Abdullah bin Abbas bildiriyor:
Resûl-i Ekrem Efendimiz bir gün dışarı çıkıp Hazret-i Ali’yi gördü.
Elini, eline alıp:
“Agâh olun. Her kim buna düşmanlık ederse Allahü teâlâya ve Resulüne düşman olur. Her kim buna muhabbet ederse, Allahü teâlâya ve Resulüne muhabbet etmiş olur” buyurdu.
***
Hazret-i Ebu Bekr-i Sıddık, bir gün Haz-ret-i Ali’yi gördü.
Ve sevgiyle bakıp:
“Resulullah’ın huzurunda, makam cihetinden en üstününe, yakınlık cihetinden en yakınına ve kanaat cihetinden en zenginine bakmak isteyen, Ali bin Ebi Talip’e baksın” buyurdu.