Ebü’l-Abbâs Sayyâd

Ebü’l-Abbâs Sayyâd rahmetullahi aleyh, evliyânın büyüklerinden olup Yemen’de doğdu. 1183 (H.579) senesinde, Zebîd şehrinde vefât etti…

Sayyâd hazretleri, gençliğinde gününü gün ederdi. Kendisinden halinin değişmesine sebep olan hâdise soruldu. Buyurdu ki:
Bir gece uyurken rüyâda bir kişi geldi ve “Ey Sayyâd kalk!” dedi. Ben de kalktım. Ne göreyim bir şahıs karşımda duruyor. “Beni tâkib et” deyip, beni Zebîd şehri câmisine götürdü. Orada saflar hâlinde durmuş namaz kılan insanlar vardı. Hepsi bembeyaz elbiseler giymişlerdi. Her birinin alınları, gözleri kamaştıran şekilde parlıyordu. O kişi bana; “Haydi abdest al, onlarla berâber namaz kıl” deyince; abdest alıp, birlikte namaz kıldım. İbâdetimiz tan ağarıncaya kadar sürdü. Sonra hepsi kayboldu. Nereye gittiklerini bilmiyorum. Uzun bir süre o câmide kalıp ibâdet ettim. Bu arada, o kişi bâzan bana yiyecek, içecek ve tatlılar getirir; “Buyur ye!” derdi. Ben de; “Bir şey istemem” deyince kaybolurdu. Evime, çoluk çocuğumun yanına geldiğimde, evdekiler; “Bunları birisi getirdi” derlerdi…
Ebü’l-Abbâs hazretleri, tasavvuf yolunun edeb ve bilgilerini Fakîh İbrâhim el-Feşelî’den öğrenip kemâle geldi, olgunlaştı. Kerâmetleri görüldü. Sevenlerinden biri anlatır:
“Bir gün kalabalık bir cemâat olarak “El-Fâze” mescidine gittik. Sayyâd hazretleri de orada idi. Yanında bir genç vardı. Ona; “Bu sizin talebeniz midir?” diye sorunca, bize cevap vermedi. O zaman gence; “Bu zât sizin hocanız mıdır?” diye sorduk. Genç; “Evet” dedi. Biz de; “Ey Sayyâd! Bu genç size talebe oldu” dedik. O zaman; “Evet, talebemdir” buyurdu. Biz de; “Eğer bu sizin talebeniz ise, ona emredin denizin üzerinde yürüyüp, o dağdan bir taş getirsin” dedik. Sonra deniz kenarına gitti ve gence hitâben; “Yavrum, su üzerinde yürüyerek git ve dediklerimi getir” buyurdu. Genç, yerde gider gibi denizin üzerinde gitti ve istediğimizi getirdi. Cemâat olarak böyle bir istekte bulunduğumuz için çok pişman olduk ve özür diledik.” 
Sayyâd hazretleri, bir gün kalabalık bir toplulukta sohbet ediyordu. İçlerinden biri şöyle düşündü: “Bâzı evliyâ çok kerâmet gösteriyor. Bu zâtın kerâmetini göremiyoruz. Birçok evliyâ, uçarak hacca gidiyor, arslanlar onlara hizmet ediyor. Bunda böyle hâllerin görünmemesinin sebebi nedir ki?” Sayyâd hazretleri; “Kerâmet göstermek şart değildir. İstesek Allahü teâlâ bize de birçok kerâmetler ihsân eder. Fakat biz böyle kalmayı istiyoruz” buyurdular.

Comments are closed.