Efendimiz, ramazan ayı ortalarında, bir gece Hira Mağarasından eve dönüyordu ki bir ses duydu.
Gaipten geliyordu.
Durup dinledi.
“Yâ Muhammed! Sen Allah’ın Resulüsün. Ben de Cebrail’im” sesiyle ürperdi.
Başını kaldırdı.
Hazret-i Cibril’i gördü.
Yoluna devam etti.
Taşlar ve ağaçlar “Esselamü aleyke yâ Resulallah!” diye selam veriyorlardı kendisine.
Korkup eve geldi.
Gayet tedirgindi.
Hazret-i Hatice “Yâ Muhammed! Bugün yüzünüzde bir başka nur görüyorum. Bir şey mi oldu?” diye sordu.
Efendimiz:
“Evet yâ Hatice! Bugün bazı sesler işitiyor, ışıklar görüyorum. Acaba bu gördüklerim cin midir?” dedi.
O teselli edip:
“Korkma!” dedi.
Ve ardından:
“Allah, senin hakkında hayırdan başka bir şey dilemez. Benim ümidim şöyledir ki sen bu ümmetin Peygamberi olacaksın” dedi.
Bu sözler rahatlattı Efendimizi.
***
Efendimiz, Eshabının yanına gelseydi, oturan sahabiler ayağa kalkmazlardı.
Zira O istemezdi.
Nitekim eshabına:
“Benim için ayağa kalkmayınız! ” buyururdu.
Ayrıca, başköşeye geçip oturmaz, boş gördüğü yere otururdu…