(Dünden devam)
Ömer bin Hattab’ın hiddeti arttı. Öfkesine öfke kattı. Nuaym’a döndü.
Ve bütün hiddetiyle:
“Demek öyle, anlaşılan sen de onlardansın. Öyleyse önce senden başlayayım!” dedi.
Ve sağ eli hızla kılıcının kabzasına gitti.
***
Nuaym korktu.
Geri adım attı.
Ve “Hayır yâ Ömer! Ben ecdadımın dînindeyim. Ama sana çok garip bir haberim var” dedi
Ömer merak etti:
“Neymiş o haber?”
“Kız kardeşin Fatıma.”
“Ne olmuş Fatıma’ya?”
“Kocası Said ile birlikte Müslüman oldular. İstersen onlardan başla. Ne de olsa biri kız kardeşin, öbürü enişten.”
***
Ömer durdu.
Hiç ummadığı bir şeyi işitmişti.
Fena şaşırdı.
Ve inanmadı.
Hemen itiraz etti:
“Hayır olamaz!”
Nuaym:
“İnanmazsan git öğren. İşte evleri orada, uzak değil” dedi.
***
Ömer’in aklı karıştı.
Ne yapacağını şaşırdı.
O yöne doğru gitti.
Hem hızlı adımlarla.
Nuaym’ın gayesi, hedef şaşırtmaktı. Yani onu Efendimiz’den uzaklaştırmak için zaman kazanmaktı.
Oyalama taktiğiydi.
Ve taktik tutmuştu. (Devamı yarın)