(Dünden devam)
Yine buyurdu ki:
“Cehennemin anahtarlarını Muhammed Mustafa’ya ver. O da Ebu Bekir’e versin. Sen cehennem kapısında dur. Ebu Bekir kimi gönderirse onu cehenneme at.”
Resûl-i Ekrem anahtarı alır.
Ebu Bekir’e verip:
“Yâ Eba Bekir! Cehennemin anahtarlarını al” buyurur.
Malik, cehenneme döner.
? ? ?
Bir melek de çıkar.
Sağ taraftan gelir.
Malik’ten bin kat büyüktür.
Ay’dan ve güneşten nurludur.
Misk’ten güzel kokuludur.
Tesbih ederek gelir.
Resulullahın huzurunda durur.
Selam verir.
Ve sorar ki:
“Yâ Muhammed! Beni tanır mısın?”
Peygamberimiz:
“Tanımıyorum!” buyurur.
? ? ?
O der ki:
“Ben cennet meleği Rıdvan’ım.
Allahü teâlâ bana emretti ki:
‘Cenneti Arasat’a getir!’.
‘Başüstüne’ dedim.
Cenneti getirdim.
Yine emretti ki:
‘Cennetin anahtarlarını Muhammed Mustafa’ya ver. O da Ebu Bekir’e versin. Sen cennetin kapısında dur. Ebu Bekir kimi dilerse cennete al!’
O melek böyle söyler.
Ve yerine gider. (Devamı yarın) (“Menâkıb-ı çihâr yâr-i güzîn” kitabından alınmıştır.)