Abdurrahman bin Âiz hazretleri Tabiinin büyük hadis âlimlerindendir. Şam’da yaşadı. 83 (m. 702)’de vefat etti. Abdurrahman bin Âiz’in hadis rivayetleri dört meşhur sünende yer atmıştır. Bunlardan bazıları:
Enes bin Mâlik’in (radıyallahü anh) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Resûl-i ekrem efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Ey insanlar! Ben sizin İmâmınızım. Benden önce rükû’ ve secdeye gitmeyiniz. Çünkü ben sizi, önden de, arkadan da görürüm.” Vâilî bin Hacer anlattı: “Resûlullah efendimiz bir kova su getirdi ve o kovadan su içti. Sonra mübârek ağzından kuyuya döktü. Bunun üzerine, kuyunun suyu misk gibi kokmaya başladı.”
Amr bin Şuayb’ın dedesi şöyle anlattı: Bir gün Resûl-i ekrem efendimize; “Ey Allahın Resûlü! Müsâade buyurur musun, senden duyduklarımı yazayım?” dedi. Resûlullah efendimiz; “Evet (yaz)” buyurdu. Sonra; “Rızâ ve gazâb hâlinizde de olsa yine yazayım mı?” dedim. “Evet (yaz). Çünkü, rızâ hâlinde de olsa, gazâb hâlinde de olsa, sadece hak olanı söylerim” buyurdu.
Peygamber efendimize bir kişi geldi ve şöyle dedi: “Yâ Resûlallah, ben rüyamda çok uzun boylu büyük bir adam gördüm. Başı gökyüzünü geçiyordu, benimle güreşmek istedi. Güreştik, onu yere vurdum. Sonra başka cılız, zayıf küçücük bir adam geldi. Güreşmek istedi. Sen kim oluyorsun ki ben çok büyük adamı yendim. Onu yere vurdum dedim. Güreştik beni yakaladı ve ateşe attı.” Bunun üzerine Peygamber efendimiz: “Uzun ve çok büyük gördüğün, büyük günahlardır. Sen onlardan korkar ve sakınırsan, onları işlememekte yardım olunursun. Küçük adam ise, küçük günahlardır, hattâ günah bile kabûl etmeyip hiçe saydığı günahlardır ki sen onları yüklenir, yaparsın. Onlar da seni Cehenneme götürür.”
Bir kişi Resûlullah efendimize şerden sordu. “Bana şerden sormayınız. Bana ancak hayırdan sorunuz” diyerek devamla şöyle buyurdu: “İnsanların en kötüsü, âlimlerin en kötüsüdür. İnsanların en hayırlısı, âlimlerin en hayırlısıdır” buyurdu.
Ebû Hüreyre’nin rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte ise, Resûl-i ekrem şöyle buyurdu: “Allahü teâlâ bol nimet verdiği kimseye, insanların muhtaç olduğu bir şey verir. Şayet o kimse insanların muhtaç olduğu o şeyi insanlara vermekten rahatsız olur, sıkılırsa o ni’met onun elinden gider.”