Seçilmiş hayırlı bir ümmetsiniz

Muhammed aleyhisselâmın ümmeti, ümmetler içinde, seçilmiş ve merhamet olunmuş bir ümmettir. Âl-i îmrân sûresinin 110. âyetinde meâlen;
(Siz, insanlar içinden seçilmiş hayırlı bir ümmetsiniz. İyiliği emredersiniz ve kötülükten nehyedersiniz ve Allahü teâlânın birliğine îmân edersiniz) buyurulmaktadır.
Sa’d bin Abdurrahmân Mugâfirî hazretleri şöyle rivâyet etmektedir:
“Bir gün Ka’bül-Ahbâr hazretleri, bir Yahûdî âliminin ağladığını görür ve;
-Niçin ağlıyorsun diye sorar.
-Bâzı şeyleri hâtırladım, o sebeple ağlıyorum, der. Bunun üzerine hazret-i Ka’b;
-İstersen seni ağlatan şeyleri söyleyeyim der. Yahûdî âlimi;
-Söyle deyince, şöyle der:
Mûsâ aleyhisselâm Tevrât’tan okuyarak;
-Yâ Rabbî! Ben bir ümmet gördüm ki, onlar ümmetlerin hayırlısıdır. Îmân etmeleri için insanlara emr-i ma’rûf ve nehy-i münker yaparlar. İlk ve son kitâba inanırlar. Dalâlet ehline karşı cihâd ederler. Bunları bana ümmet eyle der. Allahü teâlâ;
-Yâ Mûsâ! Onlar Ahmed’in (aleyhisselâm) ümmetidir, buyurur. Bunları dinleyen Yahûdî âlimi;
-Doğru söyledin yâ Ka’b diyerek, onu tasdîk eder. Hazret-i Ka’b sözlerine devâm ederek şöyle der:
Mûsâ aleyhisselâm Tevrât’tan okuyarak;
-Yâ Rabbî! Bir ümmet buldum ki, onlar çok hamd ederler ve hüküm edicidirler. Bir iş yapmak isteyince inşâallah derler. Onları bana ümmet eyle, der. Allahü teâlâ;
-Yâ Mûsâ! Onlar Ahmed’in (aleyhisselâm) ümmetidir, buyurur. Yahûdî âlimi;
-Doğru söyledin yâ Ka’b, der. Hazret-i Ka’b şöyle devâm eder:
Mûsâ aleyhisselâm Tevrât’a bakıp;
-Yâ Rabbî, ben bir ümmet görüyorum ki, onlar yükseğe çıksa tekbîr getirirler, alçak yere inseler hamd ederler. Onlar için yeryüzünün toprağı temiz kılındı. O toprakla necâsetten ve hadesten, cünüplükten, su ile temizlendikleri gibi temizlenirler. Yeryüzü onların mescitleridir. Nerede dilerlerse orada ibâdet ederler. Onları bana ümmet eyle, der. Allahü teâlâ;
-Yâ Mûsâ! Onlar Ahmed’in (aleyhisselâm) ümmetidir, buyurur. Yahûdî âlimi;
-Doğru söylüyorsun ey Ka’b, der. Yine şöyle anlatır:
Mûsâ aleyhisselâm Tevrât’ta okuyup;
-Yâ Rabbî, bir ümmet gördüm ki, onlar merhamet edilmiş ve zayıf kimselerdir. Kitâbullaha vârisdirler ve seçilmişdirler. Onlardan merhamet edilmemiş kimse görmedim. Onları bana ümmet eyle, der. Allahü teâlâ;
-Onlar Ahmed’in (aleyhisselâm) ümmetidir, buyurur. Yahûdî, hazret-i Ka’ba;
-Doğru söyledin, der. Yine şöyle anlatır:
Mûsâ aleyhisselâm, Tevrât’ta görerek;
-Yâ Rabbî, ben bir ümmet buldum ki, onların mushafları kalblerindedir. Namâz kılarken melekler gibi saf tutarlar. Mescitlerinde bal arısı gibi sesleri işitilir. Onlardan pek azı Cehenneme gider. Onları bana ümmet eyle deyince, Allahü teâlâ;
-Yâ Mûsâ (aleyhisselâm), onlar Ahmed’in (aleyhisselâm) ümmetidir, buyurur. Yahûdî âlimi;
-Doğru söyledin yâ Ka’b der.
Mûsâ aleyhisselâm, Muhammed aleyhisselâmın ümmetine verilen hayırları ve üstünlükleri görünce, Onun ümmetinden olmak ister.”
Netice olarak Allahü teâlâ, insanlar içinden, en hayırlı ümmet olarak Muhammed aleyhisselâmın ümmetini seçti. Peygamber efendimiz;
(Allahü teâlâ katında en iyisi bu  ümmettir) buyurmuştur.

Comments are closed.