Peygamber Efendimiz, Medine’den Mekke’ye gelerek kendisine biat eden Abbas bin Ubade ve on iki arkadaşıyla konuşup anlaştılar.
Abbas bin Ubade:
“Yâ Resulallah! Siz emredin, yarın sabah Mina’da bulunan kâfirlerin üzerine gidip hepsini kılıçtan geçirelim” dedi.
Efendimiz sevindi.
Ancak onlara:
“Bize, henüz bu şekilde hareket etmemiz emrolunmadı. Siz şimdilik yerlerinize dönünüz” buyurdular.
***
Abbas bin Ubade (radıyallahü anh), Uhud Savaşında Hazret-i Peygamberin mübarek dişinin şehit olduğunu ve Eshab-ı kiramın dağılmakta olduğunu görünce çok üzüldü.
Derhâl ortaya çıktı.
Sahabe-i kirama:
“Ey Müslümanlar! Toplanınız, dağılmayınız! Peygamberimizin etrafına geliniz! Bizim kusurumuzdan Resulullah’a bir zarar gelirse bunun için Rabbimize arz edecek bir mazeret bulamayız!” diye seslendi.
İki arkadaşını aldı.
Kılıçlarını sıyırıp:
“Allah Allah” nidalarıyla önlerine gelen küffarla dövüşmeye başladılar. Peygamber Efendimizin uğrunda, şehit oluncaya kadar kahramanca çarpıştılar.
Nihayet akşam oldu.
Şehit olanlar çoktu.
Onu da kanlar içerisinde, şehit olmuş hâlde buldular.