“Ey
oğlum! Bütün varlıkların hülasası, özü olan insan, eğlence için, oyun
için, yiyip içmek, gezmek, yatmak, keyif sürmek için yaratılmadı!”
oğlum! Bütün varlıkların hülasası, özü olan insan, eğlence için, oyun
için, yiyip içmek, gezmek, yatmak, keyif sürmek için yaratılmadı!”
Meşrebzâde
Arif Efendi “rahmetullahi aleyh” 144. Osmanlı Şeyhülislâmıdır. 1791’de
İstanbul’da doğdu. Zamanın büyük âlimlerinden ders okudu. İstanbul
Kadılığı, Anadolu ve Rumeli Kazaskerliği… 1854’te Şeyhülislamlık
makamına getirildi. 1858’de vefat etti. Vefatında evvel oğluna şu
vasiyeti yaptı:
Arif Efendi “rahmetullahi aleyh” 144. Osmanlı Şeyhülislâmıdır. 1791’de
İstanbul’da doğdu. Zamanın büyük âlimlerinden ders okudu. İstanbul
Kadılığı, Anadolu ve Rumeli Kazaskerliği… 1854’te Şeyhülislamlık
makamına getirildi. 1858’de vefat etti. Vefatında evvel oğluna şu
vasiyeti yaptı:
Ey oğlum! Bütün varlıkların hülasası, özü
olan insan, eğlence için, oyun için, yiyip içmek, gezmek, yatmak, keyif
sürmek için yaratılmadı. Kulluk vazifelerini yapmak için, Rabbine itaat,
tevazu, kuvvetsizliğini, ihtiyacını göstermek, O’na sığınmak ve
yalvarmak için yaratıldı. Muhammed aleyhisselâmın bildirdiği ibadetlerin
hepsi, insanlara faydalı şeylerdir. İnsanlara yaradığı için
emredilmiştir. Yoksa, hiçbir ibadetin Allahü teâlâya faydası yoktur.
Candan teşekkür ederek, minnet ile ibadet yapmalı, tam teslim olarak,
emirleri yapmaya ve yasaklardan kaçınmaya çalışmalıdır. Allahü teâlâ
hiçbir şeye muhtaç olmadığı halde kullarını emir ve yasaklar vermekle
şereflendirdi. Her şeye muhtaç olan biz kulların bu büyük ihsana bol bol
teşekkür etmemiz, bunun için de emirleri yapmaya candan sarılmamız
lazımdır…
olan insan, eğlence için, oyun için, yiyip içmek, gezmek, yatmak, keyif
sürmek için yaratılmadı. Kulluk vazifelerini yapmak için, Rabbine itaat,
tevazu, kuvvetsizliğini, ihtiyacını göstermek, O’na sığınmak ve
yalvarmak için yaratıldı. Muhammed aleyhisselâmın bildirdiği ibadetlerin
hepsi, insanlara faydalı şeylerdir. İnsanlara yaradığı için
emredilmiştir. Yoksa, hiçbir ibadetin Allahü teâlâya faydası yoktur.
Candan teşekkür ederek, minnet ile ibadet yapmalı, tam teslim olarak,
emirleri yapmaya ve yasaklardan kaçınmaya çalışmalıdır. Allahü teâlâ
hiçbir şeye muhtaç olmadığı halde kullarını emir ve yasaklar vermekle
şereflendirdi. Her şeye muhtaç olan biz kulların bu büyük ihsana bol bol
teşekkür etmemiz, bunun için de emirleri yapmaya candan sarılmamız
lazımdır…
İyi biliyorsun ki, dünyada biri mevki, rütbe
sahibi olsa, emrinde bulunanlardan birine mühim bir vazife verse, bu
vazifenin yapılmasında emir verene de fayda olduğu halde bu işçi, bu
vazifeye ne kadar çok önem ve kıymet verir. Bu vazifeyi bana büyük bir
zat verdi diye övünür ve seve seve, zevk ile yapmaya çalışır değil mi?
Yazıklar olsun!
sahibi olsa, emrinde bulunanlardan birine mühim bir vazife verse, bu
vazifenin yapılmasında emir verene de fayda olduğu halde bu işçi, bu
vazifeye ne kadar çok önem ve kıymet verir. Bu vazifeyi bana büyük bir
zat verdi diye övünür ve seve seve, zevk ile yapmaya çalışır değil mi?
Yazıklar olsun!
Allahü teâlânın büyüklüğü, yüksekliği, bu
kimsenin büyüklüğü kadar değil midir de, İslam dininin istediklerini
yapmaya böyle çalışılmıyor. Utanmak lazımdır. Gaflet uykusundan
uyanmamız lazımdır. İmanım var demek, Müslümanım demek, insanı
kurtarmaz. Kalbin inanması, yakîn hasıl etmesi lazımdır. Hucürât sûresi,
onsekizinci âyetinde meâlen, (Allahü teâlâ, yaptıklarınızı hep görmektedir) buyrulduğu
halde haramları yapıyorlar. Halbuki herhangi bayağı bir kimse bu çirkin
işleri görecek olsa, belki görmek ihtimali olsa, yapmaktan vazgeçerler.
Bu halin iki sebebi olabilir:
kimsenin büyüklüğü kadar değil midir de, İslam dininin istediklerini
yapmaya böyle çalışılmıyor. Utanmak lazımdır. Gaflet uykusundan
uyanmamız lazımdır. İmanım var demek, Müslümanım demek, insanı
kurtarmaz. Kalbin inanması, yakîn hasıl etmesi lazımdır. Hucürât sûresi,
onsekizinci âyetinde meâlen, (Allahü teâlâ, yaptıklarınızı hep görmektedir) buyrulduğu
halde haramları yapıyorlar. Halbuki herhangi bayağı bir kimse bu çirkin
işleri görecek olsa, belki görmek ihtimali olsa, yapmaktan vazgeçerler.
Bu halin iki sebebi olabilir:
Ya, Allahü teâlânın verdiği
habere inanmıyorlar. Yahut da, Allahü teâlânın görmesine önem
vermiyorlar. Haramları bu iki sebep ile işlemek, imanı mı gösterir,
kafir olmayı mı gösterir?
habere inanmıyorlar. Yahut da, Allahü teâlânın görmesine önem
vermiyorlar. Haramları bu iki sebep ile işlemek, imanı mı gösterir,
kafir olmayı mı gösterir?