Müslüman olan bir kimseye, ilk önce (La ilahe illallah, Muhammedün resulullah) kelimesinin manasını bilmek ve inanmak farzdır…
Abdüssamed
Palembangî hazretleri Endonezya’da yaşamış İslam âlimlerindendir. 1116
(m. 1704)’de Sumatra adasının Palembang şehrinde doğdu. Tahsilini
Mekke’de tamamladı. Orada Semmâniyye tarikatının kurucusu Muhammed
Semmân’a intisab etti. Memleketine dönünce bu tarikatı Sumatra’da yaydı.
1203 (m.1788)’de orada vefat etti. “Zühretü’l-mürîd fî beyân-i
kelimeti’t-tevhîd” adlı eserinde şunları anlatmaktadır:
Palembangî hazretleri Endonezya’da yaşamış İslam âlimlerindendir. 1116
(m. 1704)’de Sumatra adasının Palembang şehrinde doğdu. Tahsilini
Mekke’de tamamladı. Orada Semmâniyye tarikatının kurucusu Muhammed
Semmân’a intisab etti. Memleketine dönünce bu tarikatı Sumatra’da yaydı.
1203 (m.1788)’de orada vefat etti. “Zühretü’l-mürîd fî beyân-i
kelimeti’t-tevhîd” adlı eserinde şunları anlatmaktadır:
Müslüman
olan bir kimseye, ilk önce La ilahe illallah muhammedün resulullah
kelimesinin manasını bilmek ve inanmak farzdır. Bu kelimeye Kelime-i
tevhid denir. Allahü teâlânın birinci emri iman etmektir. Birinci yasak
ettiği şey de küfür, yani iman etmemektir.
olan bir kimseye, ilk önce La ilahe illallah muhammedün resulullah
kelimesinin manasını bilmek ve inanmak farzdır. Bu kelimeye Kelime-i
tevhid denir. Allahü teâlânın birinci emri iman etmektir. Birinci yasak
ettiği şey de küfür, yani iman etmemektir.
İman demek, Allahü
teâlânın var ve bir olduğuna, Muhammed aleyhisselâmın Allahü teâlânın
son Peygamberi olduğuna inanmaktır. Allahü teâlâ, Ona emirlerini ve
yasaklarını vahyetmiştir. Yani bir melek vasıtası ile bildirmiş, O da
bunların hepsini insanlara anlatmıştır.
teâlânın var ve bir olduğuna, Muhammed aleyhisselâmın Allahü teâlânın
son Peygamberi olduğuna inanmaktır. Allahü teâlâ, Ona emirlerini ve
yasaklarını vahyetmiştir. Yani bir melek vasıtası ile bildirmiş, O da
bunların hepsini insanlara anlatmıştır.
Allahü teâlânın Arabî
olarak bildirdiklerine Kur’an-ı kerim denir. Kur’an-ı kerim, Muhammed
aleyhisselâmın sözü değil, Allah kelamıdır. Hiçbir insan öyle düzgün
söyleyemez. Kur’an-ı kerimde bildirilenlerin hepsine İslâmiyet denir.
Hepsine inanan insana Mümin ve Müslüman denir. Birini bile beğenmemeye,
imansızlık, yani küfür denir. Kıyamete, cinnin, meleklerin var
olduklarına, Âdem Peygamberin bütün insanların babası olduğuna ve ilk
Peygamber olduğuna inanmak, yalnız kalb ile olur. Bunlara, itikat ve
akaid bilgileri denir. Beden ile ve kalb ile yapılacak ve sakınılacak
şeylere ise hem inanmak hem de yapmak veya sakınmak lâzımdır. Bunlara
ahkâm-ı İslamiye bilgileri denir. Bunlara inanmak da iman olur. Niyet
ederek ahkâm-ı İslamiyeye uymaya ibadet yapmak denir.
olarak bildirdiklerine Kur’an-ı kerim denir. Kur’an-ı kerim, Muhammed
aleyhisselâmın sözü değil, Allah kelamıdır. Hiçbir insan öyle düzgün
söyleyemez. Kur’an-ı kerimde bildirilenlerin hepsine İslâmiyet denir.
Hepsine inanan insana Mümin ve Müslüman denir. Birini bile beğenmemeye,
imansızlık, yani küfür denir. Kıyamete, cinnin, meleklerin var
olduklarına, Âdem Peygamberin bütün insanların babası olduğuna ve ilk
Peygamber olduğuna inanmak, yalnız kalb ile olur. Bunlara, itikat ve
akaid bilgileri denir. Beden ile ve kalb ile yapılacak ve sakınılacak
şeylere ise hem inanmak hem de yapmak veya sakınmak lâzımdır. Bunlara
ahkâm-ı İslamiye bilgileri denir. Bunlara inanmak da iman olur. Niyet
ederek ahkâm-ı İslamiyeye uymaya ibadet yapmak denir.
Allahü
teâlânın emirlerine farz, yasak ettiklerine haram denir. İbadetlerin
vazife olduğuna inanmayan, önem vermeyen kâfir olur. Bunlara inanıp da,
yapmayan kâfir olmaz, buna fâsık denir. İslam bilgilerine iman edip de
elinden geldiği kadar yapan mümine salih Müslüman denir.
teâlânın emirlerine farz, yasak ettiklerine haram denir. İbadetlerin
vazife olduğuna inanmayan, önem vermeyen kâfir olur. Bunlara inanıp da,
yapmayan kâfir olmaz, buna fâsık denir. İslam bilgilerine iman edip de
elinden geldiği kadar yapan mümine salih Müslüman denir.