Sevgili Peygamberimiz; Bedir Harbi’nin gecesinde Eshab-ı Kiram’a, harpte hangi usulü takip edeceklerini sordu.
Hazret-i Asım kalktı.
Eline okunu aldı.
Ve “Yâ Resulallah! Kureyş bize yüz metre kadar yaklaşırsa ok fırlatırız. Taş atacak mesafeye gelince taş atarız. Mızrak menziline girince mızrak fırlatırız. Kılıç mehzilinde kılıç vururuz” dedi.
Efendimiz beğendi.
Ve Eshaba dönüp;
“Harbin icabı budur. Asım’ın dediği gibi çarpışacağız!” buyurdular.
Bedir Harbi bu şekilde yapıldı.
Ve zaferle neticelendi.
Çok müşrik öldürüldü.
Ukbe bin Muayt, azılı müşrik olup Mekke’de Efendimizi boğmaya kalkışan bir mel’undu.
Efendimiz hicret etti.
Bu müşrik bunu işitti.
Ve düşmanlığından “Ey Kusva’nın binicisi! Bizden uzaklaştın. Fakat pek yakında beni atlı olarak karşında göreceksin. Mızrağımı senin kanınla sulayacağım” mânâsında beyitler söyledi.
Ama dediği olmadı.
O Server bunu işitti.
Ve ellerini açıp “Allah’ım! Onu yüzükoyun, burnunun üzerine düşür!” diyerek dua etti.
Ukbe bin Ebi Muayt, Bedir’de Kureyş’in yenildiğini anlayınca kaçmak istemişti.
Atına atlayıp sürdü.
Fakat hayvan ürktü ve onu yere çarptı. Resulullahın duası kabul olmuştu.