Fıkıh âlimi Mansur Buhûtî

Mansur Buhûtî hazretleri Hanbelî fıkıh âlimlerindendir. Kuzey Mısır’da Buhût köyünde 1000 (1591) yı­lında doğdu. Zamanın büyük âlimlerinden ders okudu ve Hanbelî fıkhının en meşhur âlimlerinden oldu. 1051’de (m. 1641) Kahire’de vefat etti. Bir dersinde buyurdu ki:
Kur’ân-ı kerim okuduktan, dua ettikten, ders ve vaazlardan sonra (Sübhâne rabbike) âyet-i kerîmesini okumak, İslam memleketlerinde yapılagelen bir sünnettir. Bazı kimseler bu âyet-i kerimeyi değiştirerek, “Sübhâne rabbinâ” şeklinde okumak daha iyidir, diyor. Halbuki (Rabbike), senin Rabbin, yani âlemlerin, her şeyin en üstünü olan Muhammed “aleyhisselâm”ın Rabbi demekdir. (Rabbinâ) ise, bizim Rabbimiz diyerek, kendimizi Onun yerine koymak olup, güneş yerine yıldızları koymak demektir. Allahü teâlâ, sevgili Peygamberini, insanların hepsinden daha yüksek tutarak, hepsi yerine Onu söylemiştir. Onun şerefini bu âyet-i kerîme ile de anlatmıştır. Bu kelimeyi değiştirmek, Onun şerefine dokunmak olur. O şerefi Ondan alıp kendimize vermek olur. (Rabb-il-izzeti) yani izzet, kıymet sahibinin Rabbi, (Rabbike)nin bedelidir. Allahü teâlâ izzeti, şerefi, sevgili Peygamberine bedel yapmıştır. Bu şerefi Onun Peygamberinden ayırarak kendisine almak, değiştirmek, bir pırlantayı taşa atıp parçalamak gibi oluyor. Kur’ân-ı kerîmin belagati altüst oluyor.
(Sübhâne rabbike) demek, (Bütün insanların üstünde, aklların ermediği kemâlâtın, üstünlüklerin sahibi olan senin gibi bir Peygamberi yaratan, yetiştiren Rabbin, her aybıptan münezzehtir) demektir. Halbuki, “Sübhâne rabbinâ” demek, (Biz günahı çok, asi kulların yaratanı, yetiştireni her ayıptan münezzehtir) demektir. Allahü teâlâyı tenzih, sena etmekte günahkâr kulları araya sokmanın ne kadar yersiz olduğu, ilmi ve aklı olan kimse için pek meydandadır. O hâlde (Sübhâne rabbike) makamı, (Sübhâne rabbinâ) makamından edeb, fesâhat ilimleri bakımından kat kat daha yüksektir. Yani (Sübhâne rabbike) demek, (Sübhâne rabbinâ) demekten, tenzîhe ve senâya daha ziyade uygundur. Âyet-i kerîmede Allahü teâlâ, kendi kendini medh ve senâ ediyor. İnsan, bundan daha iyi sena yapabilir mi?

Comments are closed.