Efendimiz (aleyhisselâm) müşriklerin şerrinden Medine’ye hicret edince Mekke’de şiddetli bir kıtlık başladı. İnsanlar kedi köpek yediler.
Çaresizdiler.
Ebu Süfyan’a gidip “Yâ Eba Süfyan! Git, Muhammed-ül emine rica et. Dua etsin de kurtulalım şu âfetten” diye yalvardılar.
Ebu Süfyan koştu.
Resulullahı buldu.
Ve kendisine “Yâ Muhammed! Ne olur, bir dua et de, şu kıtlık belâsı üzerimizden kalksın” diye rica etti.
Efendimiz dua buyurdu.
Hemen yağmur yağdı.
Halk bolluğa kavuştu.
Hâlbuki o müşrikler, etmediklerini bırakmamışlardı kendisine.
? ? ?
Peygamber Efendimiz’in Ehl-i beytini sevmek, her Müslümana vaciptir.
Vefat edeceği zaman Cebrail aleyhisselâm geldi ve kendisine çok müjdeler getirdi.
Efendimiz dinledi.
Ama sevinmedi.
Sevinemedi…
Çünki O, ümmetini düşünüyordu…
Cebrail aleyhisselâma “Yâ Cebrail! Bana ümmetim hakkında müjde ver” buyurdu.
Hakk teâlâ, ümmeti hakkında öyle çok müjdeler verdi ki, mübarek kalbi rahatladı.
Sükûnet buldu.
Müsterih oldu.
Azrail aleyhisselâm o zaman mübarek ruhunu almak için müsaade istedi.
Efendimiz izin verdi.
O da ruhunu kabzetti.