Siz ilimde bahr-i ummansınız

Seyyid Fehim Efendi (rahmetullahi aleyh), üstadını çok sever, bir an ayrılmak istemezdi yanından.
Hep onu düşünürdü.
Ve onu hayal ederdi.
Tek düşüncesi, teveccühüne kavuşmaktı Onun. Ona olan muhabbetinden kapısının eşiğine yatar, orada sabahlardı bazan…
Öyle ki üzerine kar yağar ve vücudu kaybolurdu karların içinde.
Bir gün o eşiğe yattı.
Seyyid Taha o gece kalktı. Abdest almak için dışarı çıkıyordu ki eşikte uzanmış olan Seyyid Fehim’i gördü.
Hemen tutup kaldırdı.
Ve “Ey Fehim! Siz ilimde derin bir bahr-i ummansınız. Bunu, yere sermeye hakkınız yoktur” buyurdu.
Fehim boyun büküp;
“Himmetinize muhtacım” dedi.
O zaman Seyyid Taha muhabbetle kucaklayıp kuvvetle sıktı onu. İşte ne olduysa o anda oldu… Kalbine nur ve feyzler doldu.
Tasavvufta öyle çok yükseldi ki nefis ve şeytan ona zarar yapamıyordu artık.
Kendi kendine;
“Bu, bana kâfi” dedi.
Sabahleyin hocası sordu ona:
“Sen hiç kaplan gördün mü Fehim?”
“Görmedim efendim.”
“Hususiyetini biliyor musun peki?”
“Maksadına kavuşmak için hiçbir engel tanımaz ve hiç kanaat etmezmiş diye duymuştum efendim” dedi.
Seyyid Taha;
“Sen de öyle ol, bu yolda edindiğin şeyleri kâfi görme!” buyurdu.

Comments are closed.