Onbir ayın sultanı olan bu mübarek ayda, hele son on gününde yapılan dualar çok kıymetlidir… Ancak dualarımızın kabul olması için bazı şartlar vardır…
Helâl lokma yemeliyiz. Vücudumuz, haramlardan beslenmişse veya sırtımızdaki elbiseler haramdan alınmışsa, yapılan dualar kabul görmez…
Kırık kalple yapılan dualar daha makbuldür… Bir adam Süfyan-ı Sevri hazretlerine gelir ve der ki:
-Bizim aile çok kalabalık, gelirimiz de azdır, sıkıntılı bir hayat yaşıyoruz. Bazen evden un istiyorlar, yağ istiyorlar, bende de hiç para olmuyor, çok üzülüyorum, dua buyurun da Rabbimiz bize biraz daha fazla imkân versin. Ona şöyle cevap verir:
-Senden bu gıda maddeleri istendiğinde sende de para yoksa, kalbin kırılır. O zaman senin duan, bizim duamızdan daha kıymetlidir öyle hallerde sen hem kendine dua et, hem de bize…
Seher vakti yapılan dualar makbuldür. Yusuf aleyhisselamın kardeşleri, babalarından, (yaptıklarından dolayı) af olunmaları için dua istediler. O da, “size sonra dua edeceğim” dedi ve seher vaktinde (sabah namazından önce) onların mağfireti için dua etti ve affedildiler…
Dua ederken, kabul olunacağına inanmak lazım. “Benim duamdan ne çıkar, ben kötü bir kulum, şu kadar zamandır dua ediyorum da n’oldu? Bir netice alamadım” demek yanlıştır…
Dua ederken, yalvararak dua etmeli, muhtaç ve aciz olduğumuzu düşünmeliyiz. Bir kul, kendini ne kadar küçük görür, mütevazı olursa, Cenab-ı Hakk’ın indinde o kadar yükselir…
Huzurlu, sıhhatli zamanlarda dua edersek, sıkıntılı ve hasta olduğumuz vakitlerdeki dualarımızın kabulüne vesile olur. Nimete kavuştuğumuzda dua etmezsek, nimetlerin elden çıktığından sonraki dualar kıymetli olmaz…
Duaya başlamadan önce tövbe etmeliyiz. Bilerek veya bilmeyerek yüzlerce günâh işliyoruz. Tövbenin şartları yerine gelirse, kul hiç günâh işlememiş gibi olur…
Duaya Rabbimize hamd ederek ve Salevat-ı şerife ile başlamalı, bitiminde de yine Salevat-ı şerife okumalıyız. Salevât, kabul edilmiş duadır. Rabbimiz, melekleri ile beraber sevgili Peygamberimize salevat getiriyorlar…
Bir duanın baş tarafı kabul edilir, sonu da kabul görmüşse, ortadakilerin de onun hatırına kabul edilmesi umulur.
Ne dua edersek edelim, daima “hayırlı ise olsun” demeliyiz. Neyin hayırlı, neyin hayırsız olduğunu biz bilemeyiz, ama Rabbimiz bilir…