Siyer Âlimi Dâvûd bin Hüseyin

Resûlullah efendimiz bütün insanların ve cinnilerin Peygamberidir. Her asırda yaşayan her milletin O’na uyması vaciptir.
Dâvûd bin Hüseyin hazretleri Tebe-i tabiînin siyer ve hadis âlimlerindendir. Medine’de yaşadı. Medine’de 135 (m. 752)’de vefat etti. Siyer kitabında şöyle anlatmaktadır:
Resûlullah efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” ümmî idi. Yani kitap okumamış, yazı yazmamış, kimseden bir ders görmemişti. Mekke’de doğup, büyüyüp, belli kimseler arasında yetişip, seyahat etmemiş iken, Tevrat’ta, İncil’de ve Yunan ve Roma devirlerinde yazılmış kitaplarda bulunan bilgilerden, hadiselerden haber verdi. İslamiyeti bildirmek için, Müslümanlara mektuplar yolladı. Hicretin altıncı senesinde Rum, İran ve Habeş hükümdarlarına ve diğer Arap meliklerine mektuplar gönderdi. İran şahı Hüsrev Perviz bu mektubu parçaladı. Getiren sahâbîyi şehid etti. Az zaman sonra oğlu Şîrûye tarafından öldürüldü. Resûlullah efendimizin peygamberliğini işiten herkesin O’na iman etmesi vaciptir. İşittikten sonra iman etmeden vefat eden Cehenneme girecek ve orada sonsuz olarak azap çekecektir.
Resûlullah efendimizin isimleri, halleri, Tevrat’ta, İncil’de yazılı idi. Yahudi ve Hristiyanlar, O’nun teşrif etmesini bekliyordu. Fakat kendilerinden gelmeyip Araplardan geldiği için bazıları kıskandı, inkâr etti. Halbuki birçok âlimleri ve akıllıları insaf edip Müslüman oldu. O’nun peygamber olduğuna inanmamak, O’nun büyüklüğünü, üstünlüğünü anlamamak, O’nun kıymetini, şerefini azaltmaz. Allahü teâlâ, (İnşirâh) sûresinde, (Senin zikrini yükselttim), kendi ismimin yanında olarak, her yerde söylenir buyurdu. Yeryüzünde bir derece batıya gidildiğinde namaz vakitleri dört dakika sonra başladığı için, dünyanın her yerindeki Müslümanlar, her günün her dakikasında ezan okumakta, O’nun mübarek ismi her yerde, her an saygı ve sevgi ile söylenmektedir.
O, bütün insanların ve cinnilerin Peygamberidir. Her asırda yaşayan her milletin O’na uyması vaciptir. Her mü’minin O’nun dinine yardım etmesi, ahlakı ile huylanması, mübarek ismini çok söylemesi, ismini söylediğinde ve işittiğinde saygı ile ve sevgi ile salât-ü selâm getirmesi, mübarek cemalini görmeye aşık olması, O’nun getirdiği Kur’ân-ı kerîmi ve İslamiyeti sevmesi ve hürmet etmesi lazımdır…

Comments are closed.