Bayramın üçüncü günü meydana gelen “yak- yık- yağmala” zulmü
aylar önce planlanmıştır. Bu zulmün arkasında PKK başta olmak üzere İsrail, dış
güçler, küresel sermaye, paralel yapı, Esad’ın Baasçıları, İran ve yurt
dışından gelenler vardır.Almanya bu kaosun başta gelenlerindendir. Nitekim Almanya
Yeşiller Partisinin kadın milletvekili Claudia Roth’un her gelişinde olay
çıkmaktadır. Kaosun rotasını Roth çizmiştir. Sık sık Diyarbakır’a gelen Roth,
Kürt liderlerle kolkoladır. Peki bu samimiyet nereden gelmektedir?
Almanya’nın tarih boyunca “7B” planı yani hedefi vardır.
Hatta askeri okullar ve akademide taktik derslerinde harita üzerinde kullanılan
kalemin ismi “7B”dir. Berlin- Budapeşte- Belgrad- Bükreş- Boğazlar- Basra
Körfezi ve Bombay’dır. Geçmişte Birinci ve İkinci Dünya Savaşı ile bu hedefe
ulaşamayınca şimdi küresel sermaye, şirketler ve bölücü faaliyetleri
destekleyerek hedefine ulaşmak istemektedir. Almanya’nın önünde 2 baraj vardır.
Yugoslavya ve Türkiye. Yugoslavya’yı Miloseviç isimli bir zalimin büyük
Sırbistan hayali ile yıktırdılar. Sıra Türkiye’ye geldi. Bu konuda PKK, İsrail
ve Almanya başta olmak üzere dış güçlerin Haçlı Ordusu rolündedir. Kobani
bahanedir. Ne zaman “çözüm süreci” iyi bir noktaya gelse, Türkiye karıştırılıyor.
Taksim Gezi Olayları, paralel yapının 17- 25 Aralık darbe
teşebbüsleri ve son vahşet çözüm sürecini önlemeyi hedeflemektedir. Bu güçler 3
şeyi istemiyorlar. 1-Barış (çözüm) süreci 2- Türk- Kürt kardeşliğini 3-
Kürtlerin çocuklarının tahsilli, kariyer sahibi ve meslek sahibi olmasına
karşıdırlar.
Kürt asıllı Türk vatandaşları Kürt kanından, mallarından,
gözyaşlarından beslenen canavarları görmelidirler. Zulme rıza zulümdür. Ve
zalimler Allahü tealanın düşmanıdırlar. Zulme rıza 2 şekilde olur. Zalime destek
olmakla ya da yapılan zulme sessiz kalmakla… Zalimin zulmüne karşı el ile
mücadele devlete aittir. Söz ile ise siyasilere ve yargıya düşer. Bize kalan
kalben bugz etmektir. Ve zalime destek olmamaktır.
Dış güçler, küresel sermaye Kobani bahanesiyle Türkiye’yi
savaşa sokmak istediler. Ve Türkiye’deki uzantılarını da tahrik ettiler. Ak
Parti iktidarı akıllı davranarak bu tuzağa düşmedi.
Savaşa girmek son derece kolaydır. Çıkmak ise imkansızdır.
ABD Afganistan ve Irak’tan hala çıkamamıştır. Mesud Barzani Türkiye’nin
kendilerine silah yardımını itiraf etmiştir. Türkiye Kobani’ye insani yardım
yanında silah yardımı da yapmıştır. Daha çok mermi verilmiştir. Bu yardım
olmasaydı Kobani bu derece direnemezdi.
Kürtler, Kürdistan hayalinin Büyük İsrail projesinin ara hedefi olduğunu ve bir gün Filistinlilerden çok daha kötü hale düşeceklerini anlamalıdırlar. Demirtaş’ın sokağa in dedik ama yak yık yağmala demedik sözleri inandırıcı değildir.
Devletin elinde bu vahşet öncesi Türkiye’nin bazı şehirlerinden ve yurt dışından bir kısım terörist ve provakatörlerin bu bölgeye geldiğine ilişkin belgeler bulunmaktadır. ABD ve AB de işsizlik artarken Türkiye’de son 5 yılda 6 milyon kişi iş sahibi oldu. Türkiye 2023- 2053 ve 2071 hedeflerine doğru hızla gitmektedir.
Türkiye’yi ve dünyayı kurtarıcı rolü ile aldatılan paralel yapı, postmodern Lawrence rolündedir. Polis ve jandarmanın yetkisinin artması için çalışmalar “polis devleti” oluşturmak için değil sadece halkın can, mal ve namus güvenliğini sağlamaya yöneliktir. CHP karşı çıkarak şer güçlere prim vermektedir.
Son vahşetin TANAP projesi öncesi olması elbette tesadüf değildir. 45 milyar dolarlık TANAP projesinde Azeri gazını Avrupa’ya taşıyacak ve boruların yüzde 80’ini Türk firmalar inşa edecektir. Bu proje 20 bin kişiye iş imkanı sağlayacaktır.
Küresel güçlerin ihracatı azalırken 2014 sona ermeden Türkiye’nin ihracatı 500 milyar dolara ulaşmıştır. Son hadiselerin bir hedefi de Türk turizmini baltalamak içindir. Başbakan Davutoğlu, bölge halkından her yeri yakıp yıkan provakatörlere tepki vermesini isteyerek “Kürtler artık sesini yükseltsin” demiştir.
Son hadiselerde Kürt Kürdü katletmiştir. PKK bölgeye hakim olsa, bölge geçmişteki Kamboçya gibi olur. Güvenlik tedbirleri Almanya, Fransa ve İspanya gibi terörü önleyici tedbirlerdir. Bu kanunu CHP Anayasa Mahkemesine getirir. Paralel Yapının omurgası ise bu tedbirleri iptal edebilir.
IŞİD’i İsrail ve Küresel sermaye kurdu. Dışarda eğitilmiş binlerce kişi geldi. İslam ismi altında İslamiyeti terörist göstermek isteyen Vatikan’ın genelgesine uyuldu. IŞİD’e katılanlar oldu. Sebebi Filistin’de İsrail 51 günde 2158 kişi öldürdü ve onbinlercesini yaraladı. Gazze enkaz haline geldi. Ve bu duruma Hıristiyan Batı dünyası seyirci kaldı.
Mısır’da seçilmiş iktidar devrildi. Ordu iktidar oldu. Binlerce kişi katledildi. Batı yine seyirci kaldı ve darbeye darbe bile diyemedi. Batının bu çifte standardı yani münafık tavrı nefret uyandırdı. Ve bu yüzden IŞİD’e katılmalar oldu.
IŞİD, Müslüman ismi taşıyan Simon isimli bir Yahudinin emri altındadır. IŞİD süper güçlerden daha mı güçlüdür? 9 ülke koalisyonu ve 60 ülkenin IŞİD karşıtı oluşu IŞİD’i önleyemiyor. Oyun içinde oyun vardır. Tavşan kaç tazı tut uygulanıyor.
Ne zaman ki, Batı IŞİD’den zarar görecek o zaman son kullanma tarihi sona erecek ve çöpe atılacaktır.