Dünyayı dize getiren güç!..

Müslümanlar, İslamiyetin tebliğinin üzerinden henüz elli sene geçmeden fetih sancağını; bir taraftan Hindistan sınırına, diğer taraftan Atlantik Okyanusunun sınırına diktiler. Getirdiği dinin kısa zamanda, bu kadar çok büyümesi, yayılması Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın en büyük mucizelerinden birisidir.
Yedi asır işgâllerle genişledikten sonra güçlenen Bizans İmparatorluğu, yarım asır önce kurulan Arap ülkesine teslim olmuştu.
İran imparatorluğu, bin seneye yakın Bizans’ın karşısında mukavemet gösterdi. Fakat Allah’ın kılıcının önünde on seneden az bir zaman sonra dize geldi.
Galibiyet çoğunlukla, sayısı çok, elinde yetecek kadar silah ve teçhizatı mevcut, askerî disiplini tam, harp sanatını çok iyi bilen ordu ve devletler tarafından elde edilir. Ancak İslâmın, Hıristiyan ve Mecusilerle yaptığı bütün savaşlarda, taraflar arasında korkunç sayı farkı vardı. Onların sayısı Müslümanlardan kat kat fazla idi. İşte Yermük… Bu savaş için gelen Bizans ordusunun sayısı iki yüz bin, Müslümanların sayısı ise yirmi dört bindi… Kadisiye Savaşındaki sayı farkı aynı şekilde korkunçtu…
Müslümanlar silah ve teçhizat yönünden de çok zayıf idiler. Her şeyden önce ortada, devlet tarafından beslenen, plânlanan, teçhiz edilip gönderilen bir ordu yoktu. Savaşa katılanlar gönüllülerdi. Kendileri silahlanır, Allah yolunda cihad etmek, sevâp almak şevki ile cihada koşarlardı.
Peki, ellerinde, çok sayıda asker, kâfi miktarda teçhizat bulunmayan, aşiretlere mensup “bedeviler”, nasıl olup da bu kadar kısa zamanda, kendilerinden kat kat üstün olan Bizans ve İran ordularını yendiler! Bunu anlamak zordur…
Kendi aralarında sık sık kabile savaşları olurdu. Çok kılıç kullanırlardı. Fakat bu tecrübeleri, dünyaya meydan okuyan süper güçleri mağlup etmeye yetmezdi… Bu tecrübeleri kafi gelseydi, daha yetmiş sene önce Kâbe-i Muazzamayı yıkmaya gelen Ebrehe’nin ordusuna karşı koyarlardı.
Mukaddes mabedin, onlar için maddî ve manevî değeri ölçülemezdi. Şeref ve itibarları yerle bir olurdu eğer yıkılabilseydi.
Kureyşliler, ilk önce Âdem aleyhisselâmın yaptığı sonra ikinci defa İbrahim aleyhisselâmın bina ettiği Beytullah’ı müdafaa edemeyince Yüce Rabbimiz Ebâbil kuşları ile hepsini helâk etti…
Evet bu güç, iman gücü idi. İslâm dinine tabi oldular. Onları hidayete erdiren Rabbimizi sevdiler, Rabbimiz de onları sevdi ve onları muzaffer kıldı…

Comments are closed.