Ömrümüz her gün azalıyor

Hasan Feyzi Efendi, Denizli toprağını nurlandıran bir “Allah dostu”dur. Bir gün bu mübarek zata “Bu gece nasıl sabahladınız?” diye sordular.
Başladı ağlamaya!
Soranlar şaşırdı…
“Efendim, iyi misiniz?”
“Ölümü unutmuş, günahı da çok olan bir kimsenin hâli nasıl olur? Ömrümüz azalıyor, günahımız artıyor, akıbet cennet midir, cehennem mi, o da belli değil. Bu hâlde olan bir insan ağlamasın da ne yapsın?” dedi.
? ? ?
Hasan Feyzi Efendi’yi bir gün bir eve çağırdılar. Kalkıp gitti o eve. İçeride, ölmek üzere olan “bir hasta” vardı.
Yakınları:
“Hocam! Hastamıza ‘Kelime-i şehadet’i telkin etseniz, biz bir türlü söyletemedik” dediler.
Mübarek zat yanaştı hastaya.
“Haydi, Allah de!”
Cevap yok…
“Lâ ilâhe illallah de!”
Yine cevap yok…
Israr edince; hasta gözlerini açıp “O kelimeyi diyemiyorum, boşuna uğraşma” dedi.
Ve öldü o haliyle.
Hasan Feyzi Efendi, sordu hastanın yakınlarına:
“Önceki hayatı nasıldı?”
“Her gün şarap içerdi.”
“Namaz kılar mıydı?”
“Hayır.”
“Tövbe eder miydi?”
“Maalesef.”
Mübarek zat, başını eğip “Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz!” diye mırıldandı kendi kendine…

Comments are closed.